29 Temmuz 2012 Pazar

Neon Bileklik Yapalım mı?

Herkese selam;
Ben bu hafta sonu ramazan dolayısıyla hiç bir yere çıkamayınca soluğu 1 saatlik Suluhan kaçamağında buldum:) 1 saat hızlı hızlı malzemeleri aldım ama terden ve susuzluktan öldüm! Modada kankan'da gördüğüm bu bileklikleri kafaya koymuştum ve kendime göre aparatlar alarak başladım yapmaya. Şimdilik 3 tanesi bitti ama sırada daha bir sürü var:)
Ayrıntılı yapılışı için burdan buyruuun...
ve bu güzel bileklikleri bizimle tanıştırdığı için Modadakankan'a çokça teşekkür!



Aynı zamanda Instagramda "pudisse" olarak beni takip edebilirsiniz:)

Sevgiler sevgiler..

SD

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Ter Kokusuyla Basedebiliriz,EV-VET!

Herkese Merhaba,
Malum yaz aylarında aslında hepimizin şikayet ettiği tek durum "ter kokusu" olsa gerek! İşin eğlenceli tarafı twitterda bu konu üzerine milyonlarca muhteşem geyik dönmesi:) Eğlencesiz olan tarafı ise gerçekten o kokuya maruz kalmak! 
Aslında fizyolojik olarak bakıldığında ,terlemek, metabolizmamız için yararlı bir fonksiyon olup, vücut ısısını dengeler, cildi nemlendirir ve en önemlisi boşaltım sistemini destekler.
Ter, salgılandığında kokusuz ve renksiz olmasına rağmen, hijyen,sıcak ve nem gibi faktörlerle, koltuk altında çoğalan bakteriler yüzünden zamanla kötü kokulu bir hal alır.
Öyleyse  hedefimiz bu bakterilerin oluşumunu önlemek! Bunun için temizlik ve hijyenin yanı sıra kullandığımız roll-onlarda bu bakterileri önleyici içerik olması şart. 
Koltuk altı ter pedleri,pudralı-pudrasız deolar,roll-onlardan sonra  kimileri bu durumdan o kadar çok bıkmış olmalı ki koltuk altına botoks yaptıranı bile gördüm.  Organik kozmetiğe meraklı biri olarak ben bu tarz dış etkilere karşıyım tabi:)
İşte tam da bu noktada son tanıştığım ve EcoCert sertifikalı olan Urtekram  imdadımıza yetişiyor!

Urtekram'ın Yeşil Çaylı Kristalize  roll-onu içeriğindeki mineral tuzlar sayesinde bakterilerin oluşumunu engelliyor. Yeşil çay ve çay yağının koltuk altı ter kokusuna çok iyi geldiğini zaten biliyoruz.
Sonuç olarak, ben büyük bi hevesle kullanıyorum ve diğer roll-onların reklamlarında söylendiği gibi diil gerçekten "gün boyu koruma"yı yaşıyorum!
Urtekram roll-on, doğal terlememizi engellemeden koltuk altına yaydığı mineral tabaka sayesinde kötü koku oluşumunu engelliyor. Sabah sürüp çıktığınız takdirde, gün içerisinde tazelemenize gerek kalmadan ferah kalabiliyorsunuz!
Parfüm, alkol, renklendirici, sentetik koruyucu ve klorlu alüminyum tuzları içermediği gibi sertifikalı organik olduğundan güvenle kullanıyorum ve herkese şiddetle tavsiye ediyorum! 
İnanırsak diil ama kullanırsak başa çıkabiliriz:)

Danimarka menşeili bu firmayla ilgili tüm bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. 

Sevgiler sevgiler...


SD


23 Temmuz 2012 Pazartesi

Dubrovnik Cennetten bi tablo olabilir mi? (2)

Tatilin en güzel kısmına başlıyoruz.
Artık Dubrovnik terminalindeyiz! Hemen şehir merkezine nasıl gideriz için turist infodan bilgi ediniyoruz. Bizim kaldığımız otele taksi 60 kunaya giderken isterseniz güzergahınıza göre otobüs tercih edebilirsiniz,o ise kişi başı 12 kuna. Bu arada 1 lira 3,22 kunaya denk geliyor. Biz taksiye atlayıp Guest House Raguz'a yol alıyoruz. Odanın fotoları aşağıdaki gibi. Yine tuvaleti ve banyosu içinde olan bir oda tercih ediyoruz. Oda, hijyen konusunda süper,Wi-fi, buzdolabı falan hepsi var ama klimayı kapının dısına ortak hole koymuslar. Odada klimaya ihtiyac duymuyoruz aslında çünkü oda baya serin. (Bookingde de detaylı açıklamalarımı bulabilisiniz.) Otelin açıklamalarında şehir merkezine 15 dakika yürüyüş mesafesinde demişler ama baya baya 25 dakika yürüyorsunuz. 
Guest House Raguz_DUBROVNIK
Hava muhteşem olduğundan yürümeye başlıyoruz. Şehir merkezi aşağı taraftayken ,yerleşim üst taraflarda. Old City'ye yaklaşırken dışarıda bir sürü hostel görünce pişman oluyoruz,bizimki çok uzakta kaldığı için. Daha sonra Old City'nin içine girip orda da kalınacak hosteller görünce bir daha pişman oluyoruz. Dubrovnikte merkezde Old City ve etrafında da plajlar var. Old City'nin dışında hayat yok diyebilirim. Restoranlar, barlar, eğlence mekanları, kafeler, müzeler, tüm tarihi doku hepsi Old City'nin içinde. Aşağıdaki foto Old City'nin dışarıdan çekilmiş hali. Burdan anlayabilirsiniz ne kadar büyük olduğunu. Bir alttaki ise içeri girer girmez ana meydanından bir kare.



 Tabi biz gündüz orda olduğumuz için baya boştu. Ama akşam millet plajdan dönünce inanılmaz kalabalık oluyordu. Zaten her yerde turist kafilelerini görebilirsiniz. Biz de arada ETS Turun Türk kafilesine takılalım diyoruz ama baktık o güneşte müze gezileri sarmıyor, en yakın kafede buluyoruz kendimizi:)

Bir sürü yukarıya çıkan daracık sokaklar ve bu daracık sokaklarda onlarca kafe...O kadar güzel ki herkes dışarda, her kafe tıklım tıklım, yemek yiyenler fotograf çekinenler. Hatta Old City ve Dubrovniğe yukarıdan bakabilmek için 70 kunalık bir yol var. Eğer fotoğrafa merakınız varsa isterseniz o yoldan yürüyüp panoramik Dubrovnik görüntüleri alabilirsiniz.
Gelelim yemek fiyatlarına; meydandaki büyük restoranlarda tavuk fileto 170 kuna civarıyken balık ve et 180- 250 kuna arasında değişiyor.Salatalar 65-70 kunayken pizzalar(baya büyük) 45-70 kuna arası. Ve yine unutmadan Hırvatistan ve Bosna'da  çoğunlukla musluk suyu içilebiliyor. Zaten en pahalı şey su! O yüzden deli gibi para harcamamak için musluk suyu için. Çokça su havuzları ve musluk var. Meydanın sol tarafından yukarıya doğru tırmanınırken "Cold Drinks, Most Beautiful View" yazısını takip ediyoruz ve ufacık bi pencereden çıkıp bu manzarayla karşılalşıyoruz. Resmen kayaların arasında kalan bu mekanda soğuk bir şeyler içebilirken deniz ayağımızın altında! İşte burası gerçekten cennet!




Akşam yemek için bir sürü alternatif varken eğlenmek için çok club yok. Olanlarda Old City'nin dışında. Dubrovniğin görsel güzelliğinin yanı sıra çok kalabalık olması sizi yoruyor. Her yer turist.. O kadar ki artık çoğu insan Stradun caddesinde yerlerde oturmuş muhabbette..
Bizim plaja gitmeye vaktimiz kalmadığından gidemedik ama plajları da çok güzel görünüyordu. Old City gerçekten görülmeye değer bi şehir. Vaktiniz varsa 2-3 gün ayırmanızı mutlaka tavsiye ederim ama dikkat edin hosteliniz Old Citye yakın olsun :) 
Bir sonraki  durağımız uzun soluklu :  Hvar Island!

Sevgiler sevgiler...

SD








Şeffaf mı Şeffaf Çantalar

Merhabalar
Ben bugün uzun zamandır kafaya koyduğum bir şeyi gerçekleştirdim yine! Boğa burcu olmak kolay diil tabi, bi şeyi kafaya koyduysam mutlaka olucak:) Uzundur şeffaf çantalara bakıyorum, bi ara kendim yapmaya çalıştım sert plastikten ama kimse yapamadı, ince plastikten yapılan clutchları da ben istemedim. 
Bu akşam da H&M'de dolaşırken şansıma 2 tane Şeffaf çanta gördüm! Biri pembe clutch diğeri ise aşağıda benim alışveriş sepetime takılan! Tabi yanında da ufak tefek küpeler bileklikler alınmazsa olmaz:) H&M indirimde hiç bişe kalmamıştır diye sakın düşünmeyin hala yeni ürünler geliyor ve aslında bunlar sitesinde yeni gelenler başlığında yayınlanıyor. Benim aldığım çanta da onlardan işte...


Tabii ki asıl istediğim Fendi'nin şeffaf clutchı  :)

İşte Benim H&M'im!

CHANNEL

CHANNEL

GUESS

GUESS

İşte asıl favorim FENDİ

FURLA Candy


HERMES

20 Temmuz 2012 Cuma

Bosna Hersek başlangıçlı uzuun bi tatil! (1)

öncelikle selam.
bu yaz tatiline çıkmadan önce forumlarda ve takip ettiğim diğer bloglarda Hırvatistan ve Bosna hakkında detaylı bilgi aradım ama hiç birinde bulamadım:( sonra tabi her zaman ki gibi iş kutsal bilgi kaynağımız olan ekşiye kaldı. ordan baya detay edindim ve tabi oralarda çok işime yaradı.
Şimdi Balkanlar seyahatine gidecek olanlar için baya detaylı bi yazı yazıcam baştan uyarayım fazla spoiler içerir! Yok kardeşim naptın bu kadar da yazılmaz ki derseniz burdan sonra sadece fotolara bakmanızı öneririm,ha yoook ben detay almak istiorum lazım olur derseniz printscreen yapıp çıktı almak serbest!

Bosna Hersek ve Hırvatistan, Türkiye'ye vize uygulamadığı için pasaportunuzu alıp bir bavulla evden çıkabilirsiniz, tabi öncesinde size Booking.com ve Expedia.com konaklama ve uçuşlar için yardım ediyor. Balkanlarda konaklama mantığı hosteller üzerine kurulmuş yani pansiyonlar. Otel yok mu tabi ki var ama inanılmaz derecede çok hostel varken otel aramak ve oralarda otele bağımlı kalmak pek uygunsuz düşüyor. Sonuçta genellikle kısa süreli konaklama yapıyorsunuz bir duş bir yatak kullanıyorsunuz bunun için de aman 5 yıldızlı tatil köyü olsun demiyorsunuz. Biz de tüm hostel rezervasyonlarımızı bookingden yaparak çıktılarını alıyoruz ve seyahat boyunca yanımızdan ayırmıyoruz.. Uçuşlara gelince expedia bu konuda tam desteği verirken en ucuz biletten en pahalıya kadar hepsini size söylüyor ve seçim size kalıyor. Biz daha rahat ve konforlu uçabilmek adına Türk Hava Yollarını tercih ediyoruz.We are globally yours:)
ve başlıyoruzzz...
Sarajevo Merkezden bir kare

İstanbul'dan THY ile Saray Bosna'ya uçuyoruz yaklaşık 1,5 saatlik bir uçuştan sonra Sarajevo hava alanındayız. Her alanda turist infoya koşup ne kadar harita, dergi tanıtım varsa üçer beşer kapıyoruz:) Saraybosna havaalanı şehir merkezine araba ile 15-20 dakikalık uzaklıkta. Araç kiralamak isteyenler için alanda rent a carlar mevcut. Zaten otobüs, dolmuş falan yok, ya araç kiralayacaksın ya da taksiye bineceksin. Taksi 15 euroya merkeze kadar götürüyor. Bu arada taksiciden " Mostar'a otobüsler dolu,siz en iyisi taksiyle gidin" ayaklarına inanmayın. Paşa paşa terminale gidin.
Sarajevo ve Mostar para birimi mark diye geçiyor. Hırvatistanda ise kuna. 1 mark yaklaşık olarak 1,22 lira gibi. Saraybosna merkez yukarıda fotoğrafta göründüğü gibi. Bir sürü tarihi binalar restore edilerek dükkan, restoran ve barlara dönüşmüş. Merkezde turlarken hemen cevabcici dedikleri (söyledikleri gibi yazıyorum zira nasıl yazıldıgını hem hatırlamıyorum hem de size kolaylık olsun :)) aslında bildiğinTekirdağ Köfte(!) olan köftelerini tadıyoruz. Soğanla servis ediyorlar yanında da ayran görünümlü yoğurt getiriyorlar. Fiyatları da gayet makul,köfte sayısına göre 3-5-7 mark olarak değişiyor. Şehir merkezinde binalarda hala savaşın izleri duruyor. Yaklaşık her binada çok sayıda kurşun izleri..Yoksul, soluk,mahsun  bir kent kalmış Saray Bosna..



Merkezden bir kare




Cevabcici  deyişli köfte!


Saraybosna'da konaklama yapmak istemediğimizden Mostar'a  geçme zamanı gelmişti. Şehir merkezinden (tam emin olamamakla beraber sanırım 1 numaraydı) çok eski,yıkık dökük olan tramvaya binerek terminale gidiyoruz. ----Bundan sonra bahsedeceğim tüm tramvaylar için de geçerli olarak bu söylediklerim önemli: valla biz hep ticket aldık ama tramvayda kimse kart basmıyordu ama en son Zagrepte bi adam kart kontrolü yapmıştı. Yani biz anlayamadık kart gerekli mi değil mi diye,bence siz de sorun öyle alın. ---
Otobüs ve trenler Bosna'da ve Hırvatistan'da hep aynı binadalar. Bu birleşik yapı ulaşım için çok rahat. Mostar 125 km. uzaklıkta olup trenle de otobüsle de 2,5 saat sürüyormuş,tren 10 mark, otobüs 15 mark. Biz treni tercih ediyoruz. Ama aklınızda olsun tren baya bi rötarlı geliyor. Otobüs ve tren saatlerinde sıkıntı yok, rahatlıkla bilet bulunabiliyor.  Rötarlı ve uzun bir yolculuktan sonra Mostar'a varıyoruz. Mostar tren garı da tıpkı Saraybosna'da oldugu gibi otobüs terminaliyle yan yana. Bizim rezervasyon yaptırdığımız hostel terminale 5 dk. yürüyüş mesafesinde olduğundan başlıyoruz yürümeye. Mostar biraz daha gelişmiş, daha aktif bir şehir. Sokak aralarından hatta tenha sayılabilecek aralardan yersiz bir korkuyla geçiyoruz. Turistiz,sırtımızda çanta, üzerimizde şort, elimizde harita, orayı da Türkiye sanıp çekine çekine hızlı hızlı hosteli arıyoruz. Kaldığımız Hostel Villa Park. Tam şehir merkezinde hem de terminale 5 dakika yürüyüş mesafesinde. Hostel mükemmel çıkıyor şansımıza. Gayet temiz, hijyenik, wifi'ı mükemmel yeri desen on numara :) 

Büürek mutlaka tadın hem de yoğurtlu olandan!
Villa Park-Mostar









Old Bridge-Stari Most-Mostar Köprüsü


Mostar da çok pahalı bir şehir değil. Saray Bosna'dan daha çok gelişmiş,turizm daha yaygın gibi. Kaldığımız hostel Old Bridge'e de çok yakın çıkıyor şansımıza:) yürüyerek 4-5 dakika. Old Bridge yani onların deyimiyle Stari Most fotoğrafta göründüğü gibi yüksek. Köprünün diğer tarafına geçildiğinde bir sürü bar ve restoran var. Geçmeden önce ise hediyelik eşya satan dükkanlar var. Mutlaka börek yiyin diyorum ısrarla hem de yoğurtlu olanından ve üzerinede Boşnak kahvesi için. Bakmayın Boşnak kahvesi dediğime bildiğin Türk kahvesi:)
Yiyecek ve içeceklerin fiyatı gayet uygun. Kahvaltıda 2 kişi, 3 tabak börek, 3-4 bardak çay (bu arada çaya tea demiyorlar çay diyorlar:)) 2-3 şişe su içtik ve sadece 20 lira gibi bir rakam ödedik. Hostelin yanında gündüz kapalı gece bara dönüşen küçük dükkanlar var. Diğer ara sokaklarda da mantık aynı. Her yerde sokak barları var. İki sandalye konulan her yer müziği son ses açıp disko ortamı yaratabiliyor.
Kaldığımız Villa Park'tan geceliğine toplam 40 Euro verip Dubrovniğe geçmek için ayrılıyoruz. Terminale geldiğimizde Dubrovnik otobüs biletlerimizi alıyoruz. 10:30-12:30-17:30 ve son olarak 00:30'da otobüs var. Kişi başı 27 mark verip biletlerimiz alıyoruz. Tabi çok önemli bir ayrıntı : yolculuk sırasında cebinizde mutlaka bozuk para ayırın, çünkü otobüste bavul için ayrıca para alıyorlar. 2-3 mark civarı gibi bir şey.
Mostar Dubrovnik arası 145 km. ve 2 saatlik bir otobüs yolculuğu bizi bekliyor. Artık bundan sonra Bosna Hersek ülke sınırlarından Hırvatistan sınırlarına geçiyoruz. Yol boyunca neredeyse 4 ya da 5 kere durdurulup pasaport kontrolü yapılıyor. Dolayısıyla 2 saatlik yol 4 saate çıkıyor. Ekşi Sözlükte bununla ilgili başka bir yol alternatifi vermişlerdi bu kadar çok kontrole girmemek için ama biz otobüsle gittiğimiz için malesef böyle oldu. Sanırım geçiş için Stolac tarafından geçmenizi yazmışlardı ama  yolu uzatır mı bilemem.
Mostar- Dubrovnik arası Samsun-Trabzon yolunu andırıyor,alt taraf deniz üst taraf dağlık. tabi Karadeniz gibi yeşillik göremezsiniz ama manzara muhteşem! ha tabi 145 km.lik yol nasıl 2-3 saat oluyor derseniz inanılmaz derecede virajlı!
Bosna hakkındaki izlenimlerin özetle nedir derseniz, Sarajevo'da tarihi anlamak ve o hüznü görmek için gündüz gitmek yeterli geliyor, Mostar ise gerçekten görülmesi gereken bir kent. Tabi ona da 2 -3 gün ayırmaya gerek yok Gündüz tarihi yapılar gezilip akşam da meydandaki kafelerde takılıp 1 gece konaklanabilir. Tabi eğer sizin de benim gibi şehri keşfetme mantığınız tüm müzeleri gezmekten ziyade, o yörenin yemeklerini tadıp, meydanında oturup insanları seyretmek ve o kültürü anlamaya çalışmaksa bu hesaplama size de yetecektir.
Dubrovnik-Hvar-Split ve Zagreb yazılarım da yolda, taze taze gelicek!

Sevgiler sevgiler...

SD