21 Temmuz 2014 Pazartesi

Bebekle Yemek

Herkese Merhaba,

Şimdi sevgili okur, bizim bebekler yürümeye başladı da hayatımız daha bi hareketlendi ya(!) bi restoran gününden bi kesit sunayım istedim size.
Yürüme maceramız için burdan buyrun.

Şimdi gün boyu alışveriş, park, açık hava derken iyice acıkmışızdır.
Oturulacak mekan bebeğin de beslenebileceği bir yer olarak seçilir ve "mama sandalyeniz var mı?" sorusuyla restorana dalınır.
Şanslıysak vardır, yoksa bizim için ölümdür. -Çocuğu kucakta asla oturmayan anneler beni daha iyi anlayacaktır:)-
Eğer mama sandalyesi yoksa koltukta hemen yanınıza konuşlandırırsınız birazdan raydan çıkacak bebeğinizi.
Garson menüyü bırakır, o sırada siz " ben kızıma yarım porsiyon kuzu şiş alayım, yalnız çabuk olursa sevinirim, durmuyor da iihihi " deyip aklınızca en şirin anne halinizle sipariş vermiş olursunuz.(!)
Menü gelmiştir.
Bebeklerin kumandadan sonra en ilgisini çeken bir diğer nesne!
Hazır o menüyle oynarken siz de içinde bol patates olan bir şey seçersiniz. Patatesin püf noktası, bebek sıkılmaya başladığı an eline tutuşturursunuz ki hiç hayır demez:<
Bebek, masadaki zerzevata sarkmaya başlayınca babası dayanamaz ve ilk eline gelen peçeteliği verir bebeğin eline.
Siz hemen sırtlan gibi atılıp,"önce kendi oyuncaklarıyla oynasın aşkım, onlardan sıkılınca bunları verelim" diyip bebeği başka bir oyuna kanalize edersiniz.
Yemek gelene kadar acaba bununla kaç dakika oynayacak stresini dibine kadar yaşarsınız.
Yanınızda getirdiğiniz oyuncak ve kitaplar artık bebeğinizi kesmez.
Önce kürdanlar verilir eline. O, kürdanlarla oynarken yemeği gelir.
Bir yandan mamasını yerken diğer yandan yan masaya şirinlik yapar.
Siz, bir restoran klasiği olan,yemek öncesi gelen içeceklerle aç karnınızı şişiredururken, bebeğiniz yavaştan doymaya ve sıkılmaya başlar.
Tam onun yemeği biter. Sizin yemeğiniz gelir. Murphy Kuralları, lütfen!
İşte patates tam da bu sırada devreye giriyor. O patatesleri hüpletirken siz de bir elinizle hamburgeri ısırıp diğer elinizle patatesi ketçaba batırırsınız.

Arada sohbet etmek mi? O da ne ?

Sizin tabağınız yarılanınca bebeğiniz patatesten de sıkılır. Sağa sola atılma hareketleriyle "beni mama sandalyesinden kaldırın" der açıkça.
"-Babası, ben gezdirim onu, sen de bu arada hızlıca ye de, gelince ben rahat rahat çayımı içeyim" deyip, adama misyonu yükleyip masadan uzaklaşırsınız.
Bi takım koşmalar, atraksiyonlar, varsa oyun alanına dalma, kaydıraktan 500 kez kaymadan sonra babanın yanına gidilir.
Baba telefonu bile eline almışsa can havliyle bebek babaya paslanır.
Ha, yok adamcağız hala yemeğini bitirmediyse, "aşkım, çayımı söyle de anca gelir" cümlesiyle "e hadi be adam, çocuk durmuyo çabuk ye de ben de oturayım azcık" cümlesi alt telkinle babaya verilir.
Nihayetinde baba, bebeği devralır.
Anne o sırada soğuyan yemeğinden bir kaç parça daha alıp,çayını yudumlamaya başlar.
Tabi bu arada diğer eliyle de "bebeğimin kuzu şiş keyfi" diye instagramda fotoğraf paylaşmayı ihmal etmez:)


Sevgiler sevgiler...
seda




Hiç yorum yok: