Herkese Merhaba,
Bu aralar kafayı organizasyon işleriyle bozmuşken, zaten -kıt- olan vaktimi iyice dinlenilemez hale soktuğum için öncelikle sizlerin huzurunda kendimi tebrik ediyorum.
Üstelik bu aralar Irmak emeklemekten sıkılıp sürekli ayağa kalkma girişiminde bulunduğundan, artık hanımefendi totosunun üzerinde bir saniye durmuyor, dolayısıyla benim totomda bir saniye koltuk yüzü görmüyor.
26 Aralık 2013 Perşembe
20 Aralık 2013 Cuma
İnstagramda biz: "Fulya Küçükaksoy"
Herkese Merhaba,
İnstagramda biz'in beşinci konuğu "fulyakucukaksoy" ig adresinden o güzel yüreğini izlemeye doyamadığımız Fulya. Gelin Fulya'yı bir de yakından tanıyalım...
18 Aralık 2013 Çarşamba
İnstagramda biz: "Didem Kobal"
Herkese Merhaba,
İnstagramda biz'in dördüncü konuğu "didzie.blogspot" blogundan ve "didemkobal" ig adresinden güzel Eloşunu mu yoksa güzel stilini mi takip etsek bilemediğimiz Didem. Gelin Didem'i bir de yakından tanıyalım...
İnstagramda biz'in dördüncü konuğu "didzie.blogspot" blogundan ve "didemkobal" ig adresinden güzel Eloşunu mu yoksa güzel stilini mi takip etsek bilemediğimiz Didem. Gelin Didem'i bir de yakından tanıyalım...
Etiketler:
didemkobal,
didzie,
didzieblog,
instagram anneleri,
instagram röportajları,
instagramanneleri,
instagramcılar kaynaşıyor,
instagramdabiz,
internet anneleri,
internetanneleri
17 Aralık 2013 Salı
Ek Gıda Olayı
Herkese Merhaba,
Irmak 7 aylık olmuş, biz ek gıdaya geçeli yaklaşık 3 ay olmuşken ek gıda güncemizi aldığım mailler sonucu biraz detaylandırayım istedim.
En başta şunu söylemek gerekir ki, her bebek farklıdır. Hepsinin kilosu, boyu, karakteri birbirinden farklıyken çocukların copy paste beslenmesini beklemek saçmalıktır. Biz doktorumuzun bize tarif ettiği öğünlerle Irmağın kendi porsiyonlarını çıkardık.
16 Aralık 2013 Pazartesi
İnstagramda biz: "Pellora"
Herkese Merhaba,
İnstagramda biz'in ikinci konuğu "pellora.blogspot" blogundan ve "pellora" ig adresinden zevkle takip ettiğimiz,benim ig sayesinde tanıştığım ve çok çok sevdiğim sevgili Pelin. Gelin Peloyu bir de yakından tanıyalım...
İnstagramda biz'in ikinci konuğu "pellora.blogspot" blogundan ve "pellora" ig adresinden zevkle takip ettiğimiz,benim ig sayesinde tanıştığım ve çok çok sevdiğim sevgili Pelin. Gelin Peloyu bir de yakından tanıyalım...
12 Aralık 2013 Perşembe
İnstagramda biz: "Kuzunun Annesi"
Herkese Merhaba,
İnstagramda biz'in ikinci konuğu "kelebeğingözünden" blogundan ve "kuzununannesi" ig adresinden şeker tadında takip ettiğimiz sevgili Yasemin. Hadi gelin bu kuzuyu bir de yakından tanıyalım...
11 Aralık 2013 Çarşamba
İnstagramda biz: "Karpuz Tasarım"
Herkese Merhaba,
İnstagramda biz'in ilk konuğu benim ig sayesinde tanışıp çok sevdiğim sevgili Özlem. Saolsun beni kırmadı ve maili attığım gün hemen geri dönüş yaptı. Hepimiz onu karpuztasarım.com 'dan ve ig adresinden takip ediyoruz ama gelin bir de yakından tanıyalım...
İnstagramda biz'in ilk konuğu benim ig sayesinde tanışıp çok sevdiğim sevgili Özlem. Saolsun beni kırmadı ve maili attığım gün hemen geri dönüş yaptı. Hepimiz onu karpuztasarım.com 'dan ve ig adresinden takip ediyoruz ama gelin bir de yakından tanıyalım...
Etiketler:
instagram anneleri,
instagram röportajları,
instagramanneleri,
instagramcılar kaynaşıyor,
instagramdabiz,
internet anneleri,
internetanneleri,
karpuztasarim,
nisandansonra
10 Aralık 2013 Salı
"İnstagramda biz" Nedir?
Herkese Merhaba,
Hayatımıza instagram girdi gireli onunla yatıp onunla kalkar olduk. Günümüzün ve ailemizin bir çok anını "paylaşmazsa ölecek" hastalığına tutulmuşcasına paylaşır olduk.
Şimdi ben şöyle bir işe girişmeye karar verdim, eğer siz de bana destek olursanız cillop gibi bi kaynaşma olacak bu.
Hayatımıza instagram girdi gireli onunla yatıp onunla kalkar olduk. Günümüzün ve ailemizin bir çok anını "paylaşmazsa ölecek" hastalığına tutulmuşcasına paylaşır olduk.
Şimdi ben şöyle bir işe girişmeye karar verdim, eğer siz de bana destek olursanız cillop gibi bi kaynaşma olacak bu.
Etiketler:
blogger anneler,
bloglovin,
instagram,
instagram anneleri,
instagram röportajları,
instagramanneleri,
instagramcılar kaynaşıyor,
instagramdabiz,
internet anneleri,
sosyal anne
3 Aralık 2013 Salı
Deli Ebeveynle Yaşam
Herkese Merhaba,
Bebek sahibi olunca,bebekle beraber sizin hareket ve yaşınızın da bebek seviyesine indiğini niye söylemediniz yahu?
Bebek sahibi olunca,bebekle beraber sizin hareket ve yaşınızın da bebek seviyesine indiğini niye söylemediniz yahu?
25 Kasım 2013 Pazartesi
Bebek Dirseği :}
Herkese Merhaba,
Bebek sahibi olmaya karar verirken, iki minik elin hayatımıza neler katabileceğini hiç düşünmedik,hiç birimiz.
Doğduğu günden beri ayaklarımı uzatıp bütün gün mamalak gibi yatmadım.
İstediğim saat, istediğim seans film izleyemedim.
Bebek sahibi olmaya karar verirken, iki minik elin hayatımıza neler katabileceğini hiç düşünmedik,hiç birimiz.
Doğduğu günden beri ayaklarımı uzatıp bütün gün mamalak gibi yatmadım.
İstediğim saat, istediğim seans film izleyemedim.
22 Kasım 2013 Cuma
Lohusa Depresyonu Var mıydı Yok muydu?
Herkese Merhaba,
Doğumumdan sonra lohusa psikolojisi içerisindeyken bu başlığı çok googlelasam da elle tutulabilecek hiç bir sonuç alamadım. Daha önce 40 günü bitirmekle ilgili bir post yapmış, orda bu 40 günün aslında bebekle annenin birbirine alışma süresi olarak tanımlamıştım.
Doğumumdan sonra lohusa psikolojisi içerisindeyken bu başlığı çok googlelasam da elle tutulabilecek hiç bir sonuç alamadım. Daha önce 40 günü bitirmekle ilgili bir post yapmış, orda bu 40 günün aslında bebekle annenin birbirine alışma süresi olarak tanımlamıştım.
20 Kasım 2013 Çarşamba
Ay Hadi Ne Zaman Çocuk?
Herkese merhaba,
Evlenir evlenmez siz de çocuk yapana kadar her gün size sorulacak bi sorudur aslında bu. Annen, baban, arkadaşların, komşun, müdürün, ofis arkadaşların kısaca herkes çocuk bekler olur. Hele çocuk sahibi olan "anne" arkadaşların daha bi ısrarcıdır. Buluştuğunuzda bütün gün oğlunun/kızının yaramazlıklarından yakınır, peşine sana ne zaman çocuk yapacağını sorar.
15 Kasım 2013 Cuma
4 Kasım 2013 Pazartesi
"İyi ki"
Herkese merhaba,
Irmağı gece uykusunu yatırmışken uzun zamandır yazmayı istediğim bi post olan "iyi ki" listemi yazayım hadi.
31 Ekim 2013 Perşembe
Dikkat Ağır Duygusallık İçerir +Anne
Herkese merhaba,
Irmak henüz 6. Ayını doldurmamışken işe başlama kararı aldım. Evet kendim kaşındım ve evet aslında hiç ağlayıp zırlamaya hakkım yok.
22 Ekim 2013 Salı
Bebeğe Kıyafet Alırken Sakin Olun!
Herkese Merhaba,
Instagramda en çok sorulan şeylerden biri de kıyafet postuydu.
O zaman Irmağın dolabını biraz kurcalayalım:)
Instagramda en çok sorulan şeylerden biri de kıyafet postuydu.
8 Ekim 2013 Salı
12 Eylül 2013 Perşembe
Bir Hastane Güncesi
Herkese merhaba
Bugün Irmağın 4. Ay aşılarını yaptırdık. Bundan önce yaptırdıklarımızda çok küçük olduğundan tam anlamıyordu ve de çok ağlamıyordu. Ama bugün anladım ki benim kuzum kocaman kız olmuş.
Hastanede Allahtan bizim yanımızda yapmıyorlar aşıyı, hemşire iğneyi vururken "durun yapmayın" diye ellerinden alırım maazallah!
11 Eylül 2013 Çarşamba
Bebek Büyütürken Kulakları Tıkayalım Arkadaş
Herkese merhaba,
Irmak 4. Ayını bitirirken hep şu cümleleri duymaktan sıkıldım.
Evde cok güzel oynuyo diyorum
- ohoooo bunlar en güzel zamanları kıymetini bil,hele bi yürüsün görürsün sen
18 Ağustos 2013 Pazar
Ayrılamama
Herkese merhaba
Hazır doğum iznim bitmişken bu yazıyı yazmak farz oldu. Bebeğim 3. Ayını bitirince hemen hop işe dediler ama ben gidemiyorum ...
Kızım gündüzleri 3 saatte bir emiyor, mama ya da başka bişe vermiyorum.
Beni gördüğü an uykudan yeni uyanmış olsa bile gözleri parlıyor.
Babasına ayrı,bana ayrı gülüyor.
Herkese gülümserken bana kahkahalar atıyor.
Bazen uykusunda korkup, ağlayarak uyanıyor.
Elini tutunca sakinleşiyor.
Şimdi bu kuzu bu kadar bilinçlenip etrafındaki olayları bu kadar algılamaya başlamışken uyanınca ben olmazsam yanında napar?
Hamileliğimden bugüne kadar hep "6. Ayını doldurunca işe başlarım ben" derdim. İşimde çok eğlenemesem de yine de hergün evden hazırlanıp çıkmak farklı bişeydir,farklı yüzler görüp başka sohbetler etmek farklı bişeydir benim için. Hem ne kadar izni uzatırsam o kadar ayrılması güç olacaktı bunun da bilincindeydim. Hele 1 sene izin kullananları hiç anlamazdım, resmen onlar benim gözümde "buldumcuk " ve "bağımlı"lardı.
Gel gör ki ben şimdi kreşe kadar yanında olayım istiyorum!
Ben işe başlayınca bebeğime babaanne bakacak, yani öyle bakıcıya da bırakmıcam ama diyorum ya uyandığında ben olamıcam yanında.
İlk defa keşfedeceği bir çok şeyi ben yanında yokken yapıcak.
Belki çok ağlayıp beni isticek,belki hiç ağlamıcak.
Ben o büzdüğü alt dudağına kıyamaz içim parçalanırken o uyanınca ya beni isterse?
Ben onun bakışlarından ne istediğini çok iyi anlarken kimse benim gibi şıp diye anlayamayacak ve böylelikle kızım istekleri anlaşılamadığı için çok yorulacak.
Bi taraftan boşver parasını, işini, kullan ücretsiz izin, kıs masrafları, çocuğunun bugünleri geri gelmicek,sen hep yanında ol diyorum, diğer taraftan da işi aşırı duygusallığa vurma seda, ne kadar uzatırsan o kadar zor ayrılırsın,başla işe , ev de yakın, süt iznin de var, hem kariyerini de unutma, gider gelirsin diyorum...
Ama gel gör ki çok kararsız, mutsuz, bağımlı ve de buldumcuğum!
Destek ve öneriye ihtiyacım var:(
Sevgiler sevgiler...
Sd
13 Ağustos 2013 Salı
Bayram Komedyası
Herkese merhaba
Umarım herkesin bayramı şeker tadında geçmiştir çünkü benim ki şekerleme dükkanına düşmüşüm gibi geçti ;))
Ablamın kızları ve benim irmiğimle süpper bi bayram yaşadık!
Darısı şimdi 30 agustoslara,kurbanlara 29 ekimlere:)
Sıkıcı Ankarada gülümseyebilmek içinse doğru spora:))
Sevgiler sevgiler...
Sd
Bitmeyecek yorgunluk
Hani işe giderken her akşam "bu akşam kesin erken yatıcam uykuya doyucam anasını satim" deriz de yine hep 12 den aşağı uyumayız ya, şimdi bebeğim için aynısı söz konusu.
Bu sefer Irmak uyurken kesin uyuyup dinlenicem desem de hep bi iş bulurum kendime. O ütüler çamaşırlar hiç mi bitmez,hele mutfakta hep mi bi iş olur!
Yok annem yok anladım ki şöyle uzuuun boylu bi dinlenme kızımın doğumundan itibaren artık hiç yok:/
Sevgiler sevgiler
Sd
22 Temmuz 2013 Pazartesi
Süper Anne!
Herkese merhaba,
Özellikle de gün geçtikçe bebeğine psikopat gibi bağlanan anneler asıl size kocaman bi merhaba!
Evet artık sizi çok iyi anlıyorum.
Bebeğim doğduğundan beri okuduğum şu cümle resmen hayat felsefem oldu "Her bebek kendine özgüdür ve her bebeğin istediğini, anne iç güdüleriyle kolaylıkla anlayabilir. O yüzden dışarıdan gelen seslere kulak asmayın sadece kendinizi dinleyin"
Ohhh alayına isyan alayına rest, tam benlik bi moto oldu bu:)
Bebeğim henüz konuşamasa da onun ağlama tonlarından ne istediğini anlar hale gelmek muhteşem!
Acıkınca hiç susmayacak şekilde katıla katıla ağlar, gazı gelince canı yanarcasına cırlayarak ağlar, uykusu gelince yüzünüze bile bakmaz sinirli sinirli ağlar, uykuya niyeti yoksa gözler sonuna kadar açılır, uyumaya meyilliyse gözler bi noktaya odaklanır, arabada napar, avm de napar, piknikte napar, komşuda napar...her şeyi tahmin edebilmek muhteşem bi duygu ve evet evet itiraf edin sanırım ben bi süper anneyim!
Bebeğimi daha iyi anlamaya başladıkça ev işlerine yetişir oldum, ütüm, çamaşırım bulaşığım yemeğim hep programlı. O uyurken sabahın erken saatinde yemek hazırlanır, gün içinde çamaşır bulaşık makinesi çalışır, o uyuyunca asılır kaldırılır,eğer derin daldıysa ütüye başlanılır, dalmadıysa haftasonuna bırakılır.Haftaiçi her iş yetiştirilip haftasonu gezmeye hak kazanılır. Gün içinde tek dinlenme molanız emzirmek olsa da programlı davranabilmek muhteşem :) İstisnalar yok mu illa ki var, bi gün uyumaz düzeni bozulur, bi gün gazı olur düzeni bozulur, bi gün misafir gelir düzeni bozulur...
Ama olsun siz bebeğinizi istediğiniz gibi hareket ettiriyosunuz ya hepsine eyvallah:)
Hal böyle olunca özgüven tavan tabi, her şeyini biliyorum ya hiç yanımdan ayırmıyorum. Dışarı onsuz çıkmıyorum. Kızlar kafam dağılsın diye kahveye çağırıyor "Irmağı bırak gel ama" diyince iş değişiyor:) Onu bırakmadığım için henüz hiç kızlarla başbaşa kahve içmeye çıkamadım :)
Ne yapsam Irmakla yapayım istiyorum sanırım hamile psikolojisinden sıyrılamadım. Rahat ve özgür anne olabilme olayını abarttım :)
Bu durum dışardan "of seda kafayı kırdı, cocuga bağımlı oldu," gibi algılansa da ben halimden çok memnunum :)
Ha bi tek babayla sorunumuz yok. O da benim kadar olmasa da o da kızımızın ihtiyaçlarını çok iyi anlar halde. O yüzden içim onla rahat.
Ama onun dışında siz söyleyin sizde de olmadı mı bebeğimi benden başka kimse benim gibi bakamaz düşüncesi? Söyleyin bu sapkınlık diil de ne ? Bu durumun sonu kontrolcü, aşırı seven hatta sevgisiyle boğan anne modeli olur olmasına ama şımarmak da bizim hakkımız diil mi?
Eveet, biz biliyoruz, ve evet bizden başka kimse bizim kadar anlayamaz onun bi bakışından, biz doğurduk yahu kolay mı :)
Şimdi bana söyleyin bu minik burun bırakılıp nasıl işe gidilir?
Bize 1 yıl doğum izni vermeyen devlet utansın der ve giderim!
Sevgiler sevgiler...
sd
Özellikle de gün geçtikçe bebeğine psikopat gibi bağlanan anneler asıl size kocaman bi merhaba!
Evet artık sizi çok iyi anlıyorum.
Bebeğim doğduğundan beri okuduğum şu cümle resmen hayat felsefem oldu "Her bebek kendine özgüdür ve her bebeğin istediğini, anne iç güdüleriyle kolaylıkla anlayabilir. O yüzden dışarıdan gelen seslere kulak asmayın sadece kendinizi dinleyin"
Ohhh alayına isyan alayına rest, tam benlik bi moto oldu bu:)
Bebeğim henüz konuşamasa da onun ağlama tonlarından ne istediğini anlar hale gelmek muhteşem!
Acıkınca hiç susmayacak şekilde katıla katıla ağlar, gazı gelince canı yanarcasına cırlayarak ağlar, uykusu gelince yüzünüze bile bakmaz sinirli sinirli ağlar, uykuya niyeti yoksa gözler sonuna kadar açılır, uyumaya meyilliyse gözler bi noktaya odaklanır, arabada napar, avm de napar, piknikte napar, komşuda napar...her şeyi tahmin edebilmek muhteşem bi duygu ve evet evet itiraf edin sanırım ben bi süper anneyim!
Bebeğimi daha iyi anlamaya başladıkça ev işlerine yetişir oldum, ütüm, çamaşırım bulaşığım yemeğim hep programlı. O uyurken sabahın erken saatinde yemek hazırlanır, gün içinde çamaşır bulaşık makinesi çalışır, o uyuyunca asılır kaldırılır,eğer derin daldıysa ütüye başlanılır, dalmadıysa haftasonuna bırakılır.Haftaiçi her iş yetiştirilip haftasonu gezmeye hak kazanılır. Gün içinde tek dinlenme molanız emzirmek olsa da programlı davranabilmek muhteşem :) İstisnalar yok mu illa ki var, bi gün uyumaz düzeni bozulur, bi gün gazı olur düzeni bozulur, bi gün misafir gelir düzeni bozulur...
Ama olsun siz bebeğinizi istediğiniz gibi hareket ettiriyosunuz ya hepsine eyvallah:)
Hal böyle olunca özgüven tavan tabi, her şeyini biliyorum ya hiç yanımdan ayırmıyorum. Dışarı onsuz çıkmıyorum. Kızlar kafam dağılsın diye kahveye çağırıyor "Irmağı bırak gel ama" diyince iş değişiyor:) Onu bırakmadığım için henüz hiç kızlarla başbaşa kahve içmeye çıkamadım :)
Ne yapsam Irmakla yapayım istiyorum sanırım hamile psikolojisinden sıyrılamadım. Rahat ve özgür anne olabilme olayını abarttım :)
Bu durum dışardan "of seda kafayı kırdı, cocuga bağımlı oldu," gibi algılansa da ben halimden çok memnunum :)
Ha bi tek babayla sorunumuz yok. O da benim kadar olmasa da o da kızımızın ihtiyaçlarını çok iyi anlar halde. O yüzden içim onla rahat.
Ama onun dışında siz söyleyin sizde de olmadı mı bebeğimi benden başka kimse benim gibi bakamaz düşüncesi? Söyleyin bu sapkınlık diil de ne ? Bu durumun sonu kontrolcü, aşırı seven hatta sevgisiyle boğan anne modeli olur olmasına ama şımarmak da bizim hakkımız diil mi?
Eveet, biz biliyoruz, ve evet bizden başka kimse bizim kadar anlayamaz onun bi bakışından, biz doğurduk yahu kolay mı :)
Şimdi bana söyleyin bu minik burun bırakılıp nasıl işe gidilir?
Bize 1 yıl doğum izni vermeyen devlet utansın der ve giderim!
Sevgiler sevgiler...
sd
Etiketler:
annelik,
bebeğim,
bebekle hayat,
süper anne
8 Temmuz 2013 Pazartesi
Kırk Gün Nedir, Ne Değildir!
Herkese Merhaba,
İnstagramda herkese sormuştum halbuki kırk olayı doğru mu diye..Herkes de her bebeğin kendi kitabını yazacağını söylemişti, sonuç ise kırk gün olayı benim için doğru çıktı:)
Doğumdan sonra yaklaşık 35 gün boyunca ota boka ağladım. Haberlerde ağladım, reklamlarda ağladım. Kocam uyuyunca ağladım, uyanınca ağladım, annem gelince ağladım, annem gidince ağladım. Bebeğim emse ağladım, emmese ağladım. Uzun lafın kısası ağlamayı durduramadım. Siz de sakın durdurmaya çalışmayın,kendiliğinden oluyomuş, aldırmayın. Bu dönemde kocanızın "niye ağlıyosun şimdi" sorularına kulak asmayın. Aslında kimsenin dediği hiçbir şeye aldırmayın.
Herkes Tracy Hogg olmuşken kafanızı karıştırmayın, kendi bildiğinizden şaşmayın, iç güdüleriniz size doğru yolu gösterecektir. Unutmayın siz annesiniz.
Ağlamak engel olamayacağınız bi faaliyet olacak, doktorların dediği gibi "bebeğinizi 2 saatte bir emzirin gece 3 saatte bir emzirin" laflarına takılıp bebeğe robot muamelesi yapmayın. Zaten o bebek sizi her an emmek isteyecek, 40 dakkada bir, yarım saatte bir, hatta emmeyi bitirip gazını çıkardığınız an bile tekrar tekrar meme isteyecek.
Belki de emmek istemeyecek sütünüz gelmeyecek, ya da sütünüz azalacak hiç düşünmeyin, o bebek öyle ya da böyle büyüyecek, mamaya karşı olmayın. Bebeğiniz avaz avaz bağırırken "mama vermek istemiyorum" diye inadın bokunu çıkarmayın.
Bebeğinizin gazı varsa hatta kolik olduysa sakinleşmesi için aspiratör, saç kurutma makinesi ya da çamaşır makinesi çalıştırın. Hiç olmadı youtuba'a kolik yazın gelen envai çeşit videoyu dinletin.
Bebeğiniz çok güzel uyuyor diye altını değişmemezlik etmeyin, sonra feci pişik oluyor.
Benim geçirdiğim kırk günde ise kızım gerçekten kırk huy değiştirdi. Değişmeyen tek huyu ise gündüz uyumaması oldu. Günde 22 saat uyuması gereken bebek gündüz hiç uyumadı. Bense hiç bir iş yapamadım,tuvalete bile gidemedim. Ne zaman 40 günümüz doldu o zaman uyku saatleri oluşmaya başladı. tabi arada yine bi günü bi gününü tutmuyor ama bu bile güzel:)
Gezmeyi çok sever oldu, ben 20 günlükken kızımı gezdirmeye başladım, kendimse 4 günlükken soluğu Ankamallde aldım. Dışarı çıkmak için kırk günü beklemeyin. Zaten ölümcül bi rutinin içindesiniz. Öyle bir kısır döngü ki emzir, gaz çıkar, alt değiştir, uyut sonra tekrar sil baştan... Sürekli aynı insanlarla bi evin içindesiniz. Akrabalar gelen giden hep aynı. Farklı bi yüz gelse, iş yerinden arkadaşlarınız gelse hemen oracıkta yakasına yapışıp "gitme" diye yalvaracaksınız neredeyse. Yıllardır kocanızı yolladığınız market bi anda gözünüze AVM kesilecek, markete gidebilmek için can atacaksınız.
Oldu ki bebeğinizi birine emanet edip ilk defa kocanızla baş başa yemeğe çıkacaksınız, döndüğünüzde yine sosyalleşemeden, yine gündemden bahsedemeden, tüm gündemi bebeğiniz yaptığınızı anlayacaksınız:)
Bu arada ben 34. haftada lansinoh göğüs bakım kremini kullanmaya başlamama rağmen göğüs uçlarım resmen koptu, parçalandı. Bebeğim günlerce kanlı süt içti. Hatta bi sabah emzirdikten sonra o kadar kan kustu ki apar topar hastaneye gittik ve midesi yıkandı kuzumun:(
Garmastan, Madecassol, Bepanten,Fitokrem, Fenirepair, Lansinoh, Sudokrem, Ayva çekirdeği, kakao yağı,zeytinyağ... denemedim şey kalmadı.
Hiç biri fayda etmedi. Bir ara sadece sağıp verdim, bu sefer beni unutur,biberona alışır diye korktum. Uzunca bi süre tek göğüs iyileşsin diye birini gün boyu ilaçladım diğerini emzirdim. Tabi ilaçladığımı sürekli sağmak zorunda kaldığımdan 2 saatte bir yıka kurut ilaçla sağ döngüsüne girdim bu seferde:(
Göğüs kalkanını keşfettim, ilk zamanlar o kadar iyi geldi ki, ben sağ tarafı emzirirken sol taraftan da bi o kadar süt akıyordu. Kalkan sayesinde akan süt oraya birikiyordu. Ben de onları gün sonunda birleştirip poşetleyip buzluğa atıyordum. Tabi gece sadece sırt üstü yatmak zorunda kalıyordum sabaha karşı o sütler o kaplardan sağa sola akmaya başlayınca ben iyice oynatmaya başladım. Üstüm başım sürekli ıslak. Eğilip doğrulduğum an hoop sütler dışarı. Tam göğüsler iyileşti tekrar doku oluştu artık emzirebilirim diyip de bebeğimi emzirdiğim an o oluşan doku tekrar koptu. Gitmediğim doktor kullanmadığım ilaç kalmadı...
Sonuç mu? 2 ay oldu ama hala göğüs uçlarım açık yara. Ucunda hiç doku yok. Göğüs kalkanını bırakıp göğüs pedine geri döndüm. Çektiğim acıları da artık düşünmüyorum, ne zaman iyi olursa olsun diyorum. Ama hiç iyileşmeyecekmiş gibi geliyor o ayrı...
Kırk gün sonunda bebeğiniz büyüyor artık gülmeye "agu" ya "ınga"ya başlıyor ve siz ona daha çok bağlanıp daha çok birbirinize alışıyorsunuz ya... işte "kırkı çıkmak" budur... Yoksa hep aynı şeyleri yapan bebeğe durup dururken aydınlanma gelmiyor ya :) Haksız mıyım ama :)
Yukarıda kullandığım ürünlerin sonuçları ise kısaca şöyle oldu;
Lansinoh: Nemlendirip yumuşatmadan öteye gidemedi,bende etki göstermemesinin sebebi ise benimkilerin kopmasıydı. Eğer normal göğüs ucunuz varsa tabi ki her emzirmeden sonra mutlaka sürün. Ben şimdi her şeyi bırakıp buna geri döndüm.
Garmastan: Hiç bir etkisini görmedim
Madecassol: Açık yaralar için diyor prospektüsünde ama ben uzunca bir süre kullandım ama sulandırmaktan bişe yapmadı. Sulandıkça da iyileşmedi.
Fitokrem: Bir iki gün kullandım ama etkisini görmedim.
Fenirepair: Yarayı en kısa sürede kapatan bu oldu aslında, ama emzirmeye başladığım an ucu tekrar kopunca bıraktım:(
Ayva Çekirdeği : Bunu ılık suda jelini çıkartıp zeytinyağ ile uyguladım ilk başta yarayı aniden kapattı kabuk tuttu, biz de o zaman " aa kabuk tuttu demek ki iyileşecek " dedik ama öyle olmadı. Bebeğim her emmeye başladığında o kabuk koptu kanadı. Dolayısıyla onu da bıraktım.
Sudokrem: Bu aslında bebek pişik kremi ama nette kimisi göğüs çatlaklarına çok iyi gelir demiş. HAtta kremin üzerinde de kullanılabileceği yazıyor, ama cık bundan da bi cacık olmadı...
Sonuç olarak şu an yaptığım tek şey kendi sütümü sürüp her emzireden sonra lansinohla nemlendirmek.
Sevgiler sevgiler..
sd
İnstagramda herkese sormuştum halbuki kırk olayı doğru mu diye..Herkes de her bebeğin kendi kitabını yazacağını söylemişti, sonuç ise kırk gün olayı benim için doğru çıktı:)

Ağlamak engel olamayacağınız bi faaliyet olacak, doktorların dediği gibi "bebeğinizi 2 saatte bir emzirin gece 3 saatte bir emzirin" laflarına takılıp bebeğe robot muamelesi yapmayın. Zaten o bebek sizi her an emmek isteyecek, 40 dakkada bir, yarım saatte bir, hatta emmeyi bitirip gazını çıkardığınız an bile tekrar tekrar meme isteyecek.
Belki de emmek istemeyecek sütünüz gelmeyecek, ya da sütünüz azalacak hiç düşünmeyin, o bebek öyle ya da böyle büyüyecek, mamaya karşı olmayın. Bebeğiniz avaz avaz bağırırken "mama vermek istemiyorum" diye inadın bokunu çıkarmayın.
Bebeğinizin gazı varsa hatta kolik olduysa sakinleşmesi için aspiratör, saç kurutma makinesi ya da çamaşır makinesi çalıştırın. Hiç olmadı youtuba'a kolik yazın gelen envai çeşit videoyu dinletin.
Bebeğiniz çok güzel uyuyor diye altını değişmemezlik etmeyin, sonra feci pişik oluyor.
Benim geçirdiğim kırk günde ise kızım gerçekten kırk huy değiştirdi. Değişmeyen tek huyu ise gündüz uyumaması oldu. Günde 22 saat uyuması gereken bebek gündüz hiç uyumadı. Bense hiç bir iş yapamadım,tuvalete bile gidemedim. Ne zaman 40 günümüz doldu o zaman uyku saatleri oluşmaya başladı. tabi arada yine bi günü bi gününü tutmuyor ama bu bile güzel:)
Gezmeyi çok sever oldu, ben 20 günlükken kızımı gezdirmeye başladım, kendimse 4 günlükken soluğu Ankamallde aldım. Dışarı çıkmak için kırk günü beklemeyin. Zaten ölümcül bi rutinin içindesiniz. Öyle bir kısır döngü ki emzir, gaz çıkar, alt değiştir, uyut sonra tekrar sil baştan... Sürekli aynı insanlarla bi evin içindesiniz. Akrabalar gelen giden hep aynı. Farklı bi yüz gelse, iş yerinden arkadaşlarınız gelse hemen oracıkta yakasına yapışıp "gitme" diye yalvaracaksınız neredeyse. Yıllardır kocanızı yolladığınız market bi anda gözünüze AVM kesilecek, markete gidebilmek için can atacaksınız.
Oldu ki bebeğinizi birine emanet edip ilk defa kocanızla baş başa yemeğe çıkacaksınız, döndüğünüzde yine sosyalleşemeden, yine gündemden bahsedemeden, tüm gündemi bebeğiniz yaptığınızı anlayacaksınız:)
Bu arada ben 34. haftada lansinoh göğüs bakım kremini kullanmaya başlamama rağmen göğüs uçlarım resmen koptu, parçalandı. Bebeğim günlerce kanlı süt içti. Hatta bi sabah emzirdikten sonra o kadar kan kustu ki apar topar hastaneye gittik ve midesi yıkandı kuzumun:(
Garmastan, Madecassol, Bepanten,Fitokrem, Fenirepair, Lansinoh, Sudokrem, Ayva çekirdeği, kakao yağı,zeytinyağ... denemedim şey kalmadı.
Hiç biri fayda etmedi. Bir ara sadece sağıp verdim, bu sefer beni unutur,biberona alışır diye korktum. Uzunca bi süre tek göğüs iyileşsin diye birini gün boyu ilaçladım diğerini emzirdim. Tabi ilaçladığımı sürekli sağmak zorunda kaldığımdan 2 saatte bir yıka kurut ilaçla sağ döngüsüne girdim bu seferde:(
Göğüs kalkanını keşfettim, ilk zamanlar o kadar iyi geldi ki, ben sağ tarafı emzirirken sol taraftan da bi o kadar süt akıyordu. Kalkan sayesinde akan süt oraya birikiyordu. Ben de onları gün sonunda birleştirip poşetleyip buzluğa atıyordum. Tabi gece sadece sırt üstü yatmak zorunda kalıyordum sabaha karşı o sütler o kaplardan sağa sola akmaya başlayınca ben iyice oynatmaya başladım. Üstüm başım sürekli ıslak. Eğilip doğrulduğum an hoop sütler dışarı. Tam göğüsler iyileşti tekrar doku oluştu artık emzirebilirim diyip de bebeğimi emzirdiğim an o oluşan doku tekrar koptu. Gitmediğim doktor kullanmadığım ilaç kalmadı...
Sonuç mu? 2 ay oldu ama hala göğüs uçlarım açık yara. Ucunda hiç doku yok. Göğüs kalkanını bırakıp göğüs pedine geri döndüm. Çektiğim acıları da artık düşünmüyorum, ne zaman iyi olursa olsun diyorum. Ama hiç iyileşmeyecekmiş gibi geliyor o ayrı...
Kırk gün sonunda bebeğiniz büyüyor artık gülmeye "agu" ya "ınga"ya başlıyor ve siz ona daha çok bağlanıp daha çok birbirinize alışıyorsunuz ya... işte "kırkı çıkmak" budur... Yoksa hep aynı şeyleri yapan bebeğe durup dururken aydınlanma gelmiyor ya :) Haksız mıyım ama :)
Yukarıda kullandığım ürünlerin sonuçları ise kısaca şöyle oldu;
Lansinoh: Nemlendirip yumuşatmadan öteye gidemedi,bende etki göstermemesinin sebebi ise benimkilerin kopmasıydı. Eğer normal göğüs ucunuz varsa tabi ki her emzirmeden sonra mutlaka sürün. Ben şimdi her şeyi bırakıp buna geri döndüm.
Garmastan: Hiç bir etkisini görmedim
Madecassol: Açık yaralar için diyor prospektüsünde ama ben uzunca bir süre kullandım ama sulandırmaktan bişe yapmadı. Sulandıkça da iyileşmedi.
Fitokrem: Bir iki gün kullandım ama etkisini görmedim.
Fenirepair: Yarayı en kısa sürede kapatan bu oldu aslında, ama emzirmeye başladığım an ucu tekrar kopunca bıraktım:(
Ayva Çekirdeği : Bunu ılık suda jelini çıkartıp zeytinyağ ile uyguladım ilk başta yarayı aniden kapattı kabuk tuttu, biz de o zaman " aa kabuk tuttu demek ki iyileşecek " dedik ama öyle olmadı. Bebeğim her emmeye başladığında o kabuk koptu kanadı. Dolayısıyla onu da bıraktım.
Sudokrem: Bu aslında bebek pişik kremi ama nette kimisi göğüs çatlaklarına çok iyi gelir demiş. HAtta kremin üzerinde de kullanılabileceği yazıyor, ama cık bundan da bi cacık olmadı...
Sonuç olarak şu an yaptığım tek şey kendi sütümü sürüp her emzireden sonra lansinohla nemlendirmek.
Sevgiler sevgiler..
sd
3 Temmuz 2013 Çarşamba
Kandırıkçı Irmak
Herkese Merhaba,
Sonunda yazmayı göze alabildim. Uzun uzadıya doğum hikayeme girmeyi düşünmesem de heyecanla bebeğini bekleyen anne adaylarına biraz detay vericem sanırım :)
Öncelikle 38. haftamın içinde benim de doğum günüm olan 5 Mayıs günü gelicek diye bir gece hastanede yatmak zorunda kaldım. Sancılarım zaten vardı ama düzensizdi. Bunlar yalancı doğum sancısı olup aslında istenen bişeymiş. 4 Mayıs gecesi 10 dakikada bire düşünce ki-sancı nası birşey derseniz bel ağrısıyla beraber kasıklarınıza birden bire vuran bi ağrı- doktorumu aradım, o da hastaneye gitmemi söyledi. Tüm hazırlıklar yapıldı, damar yolu açıldı, hastaneye yatışım başladı, biz odayı yerleştirdik, hatta açıklık bile vardı. Ne olduysa gece oldu. Sabaha karşı sancıdan eser kalmadı, Gece "Bu sabah kesin Irmağı kucağına alacaksın" diyen hemşireler şaştı kaldı. Elimizde bi dünya eşyayla arkamıza baka baka geri döndük. Doğum günüm olan 5 Mayıs hüsranla sonuçlanmıştı:(
Çok geçmeden 3 gün sonra sancılarım daha da şiddetlenmeye başlayıp ufacık minicik bi kan gelmesiyle beraber soluğu tekrar hastanede aldık. Bu sefer doktorum bebeği riske atamayacağını söyleyip beni suni sancıya bağladı. Öğleden sonra 2 gibi takılan suni sancı akşam kendini hissettirmeye başladı. Ben buralarda hiç okumamıştım. Meğer sunu sancı ölüm bişeymiş. Sancı dakikada bir geldikçe yatamıyor, hareket edemiyor, ayakta duramıyordum. Epidural alabilmek içinse 4 cm. açıklık olması gerekiyormuş. Ama saatler geçmesine rağmen bende açılma olmuyordu. 3 cm. olduğu an epidurali taktırıp serumu bağlattım. İşte o 1 saat sancıları hissetmemeye başlayınca uyumuşum. 1 saat sonra epiduralin etkisi geçince sancı daha da şiddetlenince işte şimdi duramıyorum dedim:) Bu arada açılmam çok yavaş olduğundan suni sancı dozajını arttırdılar ama yine açılma olmadı. Tabi bu arada ben kemiklerimin ayrıldığını her hissettiğimde bağırmadım ama kocamın elini nasıl sıkmışım ona sormak lazım :) Bu sefer doktorum açılmayı hızlandırıcı bir serum taktı. Onu taktıktan 2-3 saat sonra açıklık 8 cm. e ulaşınca doğumhaneye alındım. Eşim üzerini değiştirip benim peşimden doğumhaneye girdi.
Doğumda ebe, doktorum, eşim ve ben vardık. Tabi arada anestezist de bize katılıyordu. "Sancı gelmeye başladığı an nefes al, sancı vurdukça nefesini içinde tutup ıkın" telkinleriyle 1 saat içinde kızımı doğurdum. Kimisi 3 dk. kimisi 1 ıkınmayla doğurmuş ama benim baya uzun sürdü. O sıra Irmağı alıp aşısını, kontrollerini yapıp giydirdiler. Doktorum da benim dikişlerimi yapıp bebeğimi kucağıma verip beni çıkardılar.
39+0 gebelik haftamda gece saat tam 23:54'tü Irmak doğduğunda. 9 Mayıs diil de 8 Mayıs'ı tercih etti kızım:) 3620 kilo ,52 cm. doğdu.
Normal doğum olduğndan ertesi gün öğlen taburcu olduk. Doğumdan hemen sonra bebeğimi emzirdim. Peşine bana kahvaltı tabağı geldi ki nasıl yumulmuşum anlatamam. Sabah kahvaltı yapmıştım sadece, ne su ne başka bişe. O da her an bir aksilik olur da sezeryana dönersek diye.
Gelelim hissettiklerime, bi kere normal doğumda eğer kendi sancınız olur ve düzenli de olursa sakın korkmayın, hele doğumhaneye girdiğiniz an çok kolay. Ben suni sancı aldığım için sancılar ölüm gibiydi ama epidurali aldığım an hepsi geçti. Üstelik bebeğin çıkış anını yaşamak dünyada hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bi mutluluk.
Bebeğim ilk ağladığı an ben doğum travmasınnnın şokuyla hönküre hönküre ağlamaya başladım. Hele kucağıma alıp emzirdiğimde asla tarifi olmayacak şeyler hissettim.
Güven hastanesi ve doktorum Aslı Hoca olmasaydı asla böyle güzel bir normal doğum gerçekleştiremezdim heralde. Başka bi doktor açılma olmuyor diye beni çoktan sezeryana almıştı.
Ankarada doğum yapacaklar için Güven Hastanesini mutlaka düşünmelerini tavsiye ederim.
Epidurale gelecek olursak, öyle belden aşağısını hissetmeme gibi bişe yok, doğumu daha kısa sürede gerçekleştirmek için düşük doz aldığınız zaman sancıyı da hissediyorsunuz ki daha rahat ıkınabilin. Epidural hiç istemeyen ben, suni sancının dozajı arttırıldıktan sonra kemiklerimin ayrıdığını hissedince bas bas bağırdım epidural diye. Yani öyle cengaverliğe gerek yok ben epidural istemem diye. Kısacası epidural candır:)
Doğurduktan sonra o acıların hepsini unutacaksın derler ya, sabah odada annem bana sorduğunda hiç de unutmadım cevabını yapıştırdım:) O acılar o kadar tazeydi ki :) Ama şimdi kızım 2. ayına girmek üzere ve ben gerçekten çektiğim tüm acıları unuttum. Hatta şaka gibidir ki hamileliğim boyunca az da olsa yaşadığım sıkıntıları bile...
Bi sonraki postta meşhur "lohusa depresyonu" ve meşhur "doğumdan sonra kaç kilo gitti" konularıyla karşınızda oluciim. Şimdi müsadenizle "ın-gee" diye ağlayan kızıma dönüyorum :)
Sevgiler sevgiler...
sd
Sonunda yazmayı göze alabildim. Uzun uzadıya doğum hikayeme girmeyi düşünmesem de heyecanla bebeğini bekleyen anne adaylarına biraz detay vericem sanırım :)
Normal doğum yapmış olmanın verdiği "acımıyo kii" bakışı |
Öncelikle 38. haftamın içinde benim de doğum günüm olan 5 Mayıs günü gelicek diye bir gece hastanede yatmak zorunda kaldım. Sancılarım zaten vardı ama düzensizdi. Bunlar yalancı doğum sancısı olup aslında istenen bişeymiş. 4 Mayıs gecesi 10 dakikada bire düşünce ki-sancı nası birşey derseniz bel ağrısıyla beraber kasıklarınıza birden bire vuran bi ağrı- doktorumu aradım, o da hastaneye gitmemi söyledi. Tüm hazırlıklar yapıldı, damar yolu açıldı, hastaneye yatışım başladı, biz odayı yerleştirdik, hatta açıklık bile vardı. Ne olduysa gece oldu. Sabaha karşı sancıdan eser kalmadı, Gece "Bu sabah kesin Irmağı kucağına alacaksın" diyen hemşireler şaştı kaldı. Elimizde bi dünya eşyayla arkamıza baka baka geri döndük. Doğum günüm olan 5 Mayıs hüsranla sonuçlanmıştı:(
Çok geçmeden 3 gün sonra sancılarım daha da şiddetlenmeye başlayıp ufacık minicik bi kan gelmesiyle beraber soluğu tekrar hastanede aldık. Bu sefer doktorum bebeği riske atamayacağını söyleyip beni suni sancıya bağladı. Öğleden sonra 2 gibi takılan suni sancı akşam kendini hissettirmeye başladı. Ben buralarda hiç okumamıştım. Meğer sunu sancı ölüm bişeymiş. Sancı dakikada bir geldikçe yatamıyor, hareket edemiyor, ayakta duramıyordum. Epidural alabilmek içinse 4 cm. açıklık olması gerekiyormuş. Ama saatler geçmesine rağmen bende açılma olmuyordu. 3 cm. olduğu an epidurali taktırıp serumu bağlattım. İşte o 1 saat sancıları hissetmemeye başlayınca uyumuşum. 1 saat sonra epiduralin etkisi geçince sancı daha da şiddetlenince işte şimdi duramıyorum dedim:) Bu arada açılmam çok yavaş olduğundan suni sancı dozajını arttırdılar ama yine açılma olmadı. Tabi bu arada ben kemiklerimin ayrıldığını her hissettiğimde bağırmadım ama kocamın elini nasıl sıkmışım ona sormak lazım :) Bu sefer doktorum açılmayı hızlandırıcı bir serum taktı. Onu taktıktan 2-3 saat sonra açıklık 8 cm. e ulaşınca doğumhaneye alındım. Eşim üzerini değiştirip benim peşimden doğumhaneye girdi.
Doğumda ebe, doktorum, eşim ve ben vardık. Tabi arada anestezist de bize katılıyordu. "Sancı gelmeye başladığı an nefes al, sancı vurdukça nefesini içinde tutup ıkın" telkinleriyle 1 saat içinde kızımı doğurdum. Kimisi 3 dk. kimisi 1 ıkınmayla doğurmuş ama benim baya uzun sürdü. O sıra Irmağı alıp aşısını, kontrollerini yapıp giydirdiler. Doktorum da benim dikişlerimi yapıp bebeğimi kucağıma verip beni çıkardılar.
39+0 gebelik haftamda gece saat tam 23:54'tü Irmak doğduğunda. 9 Mayıs diil de 8 Mayıs'ı tercih etti kızım:) 3620 kilo ,52 cm. doğdu.
Normal doğum olduğndan ertesi gün öğlen taburcu olduk. Doğumdan hemen sonra bebeğimi emzirdim. Peşine bana kahvaltı tabağı geldi ki nasıl yumulmuşum anlatamam. Sabah kahvaltı yapmıştım sadece, ne su ne başka bişe. O da her an bir aksilik olur da sezeryana dönersek diye.
1 aydaki değişim yanaktan ibaret :) |
Gelelim hissettiklerime, bi kere normal doğumda eğer kendi sancınız olur ve düzenli de olursa sakın korkmayın, hele doğumhaneye girdiğiniz an çok kolay. Ben suni sancı aldığım için sancılar ölüm gibiydi ama epidurali aldığım an hepsi geçti. Üstelik bebeğin çıkış anını yaşamak dünyada hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bi mutluluk.
Bebeğim ilk ağladığı an ben doğum travmasınnnın şokuyla hönküre hönküre ağlamaya başladım. Hele kucağıma alıp emzirdiğimde asla tarifi olmayacak şeyler hissettim.
Güven hastanesi ve doktorum Aslı Hoca olmasaydı asla böyle güzel bir normal doğum gerçekleştiremezdim heralde. Başka bi doktor açılma olmuyor diye beni çoktan sezeryana almıştı.
Ankarada doğum yapacaklar için Güven Hastanesini mutlaka düşünmelerini tavsiye ederim.
Epidurale gelecek olursak, öyle belden aşağısını hissetmeme gibi bişe yok, doğumu daha kısa sürede gerçekleştirmek için düşük doz aldığınız zaman sancıyı da hissediyorsunuz ki daha rahat ıkınabilin. Epidural hiç istemeyen ben, suni sancının dozajı arttırıldıktan sonra kemiklerimin ayrıdığını hissedince bas bas bağırdım epidural diye. Yani öyle cengaverliğe gerek yok ben epidural istemem diye. Kısacası epidural candır:)
Doğurduktan sonra o acıların hepsini unutacaksın derler ya, sabah odada annem bana sorduğunda hiç de unutmadım cevabını yapıştırdım:) O acılar o kadar tazeydi ki :) Ama şimdi kızım 2. ayına girmek üzere ve ben gerçekten çektiğim tüm acıları unuttum. Hatta şaka gibidir ki hamileliğim boyunca az da olsa yaşadığım sıkıntıları bile...
Bi sonraki postta meşhur "lohusa depresyonu" ve meşhur "doğumdan sonra kaç kilo gitti" konularıyla karşınızda oluciim. Şimdi müsadenizle "ın-gee" diye ağlayan kızıma dönüyorum :)
Sevgiler sevgiler...
sd
26 Nisan 2013 Cuma
Biri Sakarlık mı Dedi?
Herkese Merhaba,
37. haftamızın içinde ofisten ayrılmanın haklı gururunu yaşarken "ev hanımı" modunu başarıyla gerçekleştirdiğime inanıyorum.
"Ohhh iş yok ne de olsa öğlene kadar uyursun" diyenlere sesleniyorum, gece uykusu yok ki, öğlene kadar uyumak ne demek? Gün içinde ne kadar sık kestirirsem o kadar iyi zira sabahın 7sinde gözlerimi açıyorum, gece zaten sürekli uyanıp tuvalete taşınmaktan iyice zombiye bağladım.
Erken kahvaltının ardından Bugun ne giysem, bana hersey yakısır, evim şahane, su gibi falan hooop çayımı yapıp ayaklarımı uzata uzata tüm bu saçmalıkları izliyorum.
Akşam bizim "bey"in iş çıkışına yaklaşık yemeklerimi yapıp ekmek ve süt sipariş ediyorum.
Şu an için her şey mükemmel, evde sessiz sakin son haftaların değerini biliyorum:) Zaten bizim kızın geleceği yok yaymış yatıyor totoyu, öle bi de ağırlaştı ki karnımı taşırken alttan destekleyerek taşıyorum, o derece!
Tüm bu ev hanımlığı deneyiminin yanı sıra şu ara başıma bela olan hamile sakarlığıyla uğraşıyorum. Evet sabah ellerim uyuşuyor ama gün içinde kalmıyor. Gerçi kaslarımız tamamen yumuşadığı için oluyor sanırım tüm bunlar.
Her şey önce kayınvalidemin daha yeni doldurduğu tarhana kavanozunun elimden kayıp gitmesiyle başladı.Tüm mutfak dolabın altına kadar tarhana tabi...
Bir akşam yemeğinde özene bezene seçtiğimiz ve ağzımıza layık şekilde doğradığımız bi de üstüne suyundan da içeriz diye suyunu da boca ettiğimiz turşu tabağını daha yeni silinmiş halının üzerine devirmeme ne dersiniz?
Laptopu elimden düşürüp ekran çerçevesini kırmam, kaşıklıklar, bilumum kulplu çatal bıçaklar, renkli tabaklarım ve banyoda gerçekleştirdiğim diğer vukuatları saymıyorum bile...
En çok laptopuma üzülürken, arkadaşımın "kız nası becerdin üstüne mi oturdun yoksa gözün çıkmasın!" yorumu son noktayı koydu.
Evet baya bi ağırlaştım, totalde 18 kilo aldım ama tüm hamilelere şunu söylemek istiyorum, hamileliğin başında hızlı gitme son ayda inanılmaz hızlı kilo alacaksın diyenlere inanmayın! Tabi ki de olabilir, ama olmayadabilir:) Bazı bloglarda okuduğuma göre son ay kilo alınabileceği gibi kilo bile verilebilirmiş!
Ben 34. haftadan beri sabit kilomdayım. bu sabah 37. hafta kontrolümde ne olmus bakayım derken 1 kilo verdiğimi gördüm! o 18 kilo oldu mu 17 kilo! O yüzden hamileliğiniz boyunca sakın kilonuza odaklanmayın!
Bebeğinizin sağlığı ve beslenmesi çok daha önemli. Tabi siz kilo verince bebek de beslenemez diye de düşünmeyin bakınız benim kızım gün geçtikçe semiriyor:)
İster 10 kilo ister 30 kilo...hepsi doğum sonrası spora bakar, tabi önümüz yaz, bu yaz her ne kadar bikini giyemesek de 2014 yazında kapışırız diyorum!
Sevgiler sevgiler...
sd
37. haftamızın içinde ofisten ayrılmanın haklı gururunu yaşarken "ev hanımı" modunu başarıyla gerçekleştirdiğime inanıyorum.
"Ohhh iş yok ne de olsa öğlene kadar uyursun" diyenlere sesleniyorum, gece uykusu yok ki, öğlene kadar uyumak ne demek? Gün içinde ne kadar sık kestirirsem o kadar iyi zira sabahın 7sinde gözlerimi açıyorum, gece zaten sürekli uyanıp tuvalete taşınmaktan iyice zombiye bağladım.
Erken kahvaltının ardından Bugun ne giysem, bana hersey yakısır, evim şahane, su gibi falan hooop çayımı yapıp ayaklarımı uzata uzata tüm bu saçmalıkları izliyorum.
Akşam bizim "bey"in iş çıkışına yaklaşık yemeklerimi yapıp ekmek ve süt sipariş ediyorum.
Şu an için her şey mükemmel, evde sessiz sakin son haftaların değerini biliyorum:) Zaten bizim kızın geleceği yok yaymış yatıyor totoyu, öle bi de ağırlaştı ki karnımı taşırken alttan destekleyerek taşıyorum, o derece!
Tüm bu ev hanımlığı deneyiminin yanı sıra şu ara başıma bela olan hamile sakarlığıyla uğraşıyorum. Evet sabah ellerim uyuşuyor ama gün içinde kalmıyor. Gerçi kaslarımız tamamen yumuşadığı için oluyor sanırım tüm bunlar.
Her şey önce kayınvalidemin daha yeni doldurduğu tarhana kavanozunun elimden kayıp gitmesiyle başladı.Tüm mutfak dolabın altına kadar tarhana tabi...
Bir akşam yemeğinde özene bezene seçtiğimiz ve ağzımıza layık şekilde doğradığımız bi de üstüne suyundan da içeriz diye suyunu da boca ettiğimiz turşu tabağını daha yeni silinmiş halının üzerine devirmeme ne dersiniz?
Laptopu elimden düşürüp ekran çerçevesini kırmam, kaşıklıklar, bilumum kulplu çatal bıçaklar, renkli tabaklarım ve banyoda gerçekleştirdiğim diğer vukuatları saymıyorum bile...
En çok laptopuma üzülürken, arkadaşımın "kız nası becerdin üstüne mi oturdun yoksa gözün çıkmasın!" yorumu son noktayı koydu.
Evet baya bi ağırlaştım, totalde 18 kilo aldım ama tüm hamilelere şunu söylemek istiyorum, hamileliğin başında hızlı gitme son ayda inanılmaz hızlı kilo alacaksın diyenlere inanmayın! Tabi ki de olabilir, ama olmayadabilir:) Bazı bloglarda okuduğuma göre son ay kilo alınabileceği gibi kilo bile verilebilirmiş!
Ben 34. haftadan beri sabit kilomdayım. bu sabah 37. hafta kontrolümde ne olmus bakayım derken 1 kilo verdiğimi gördüm! o 18 kilo oldu mu 17 kilo! O yüzden hamileliğiniz boyunca sakın kilonuza odaklanmayın!
Bebeğinizin sağlığı ve beslenmesi çok daha önemli. Tabi siz kilo verince bebek de beslenemez diye de düşünmeyin bakınız benim kızım gün geçtikçe semiriyor:)
İster 10 kilo ister 30 kilo...hepsi doğum sonrası spora bakar, tabi önümüz yaz, bu yaz her ne kadar bikini giyemesek de 2014 yazında kapışırız diyorum!
Sevgiler sevgiler...
sd
15 Nisan 2013 Pazartesi
Ellerime Neler Oluyor?
Herkese Merhaba,
Doğum yaklaştıkça kendimizden bişeler yazalım biraz dedik.
36. haftaya girerken işyerinde son günlerim, bazen o kadar çok yorgun ve mutsuz oldum ki her an aman başlarım 37. haftasına ben izne ayrılıyorum kardeşim cümlelerini çok söyledim. Ama hep kıyısından döndüm. Sanırım doğumdan sonra iyi ki de böyle yapmışım dicem.
Gece fosur fosur uyumak diye bi tabir vardır ya, işte ben o uyku türevini unuttum.Yarı uyanık yarı ağlak yatakta dönüp duruyorum. Sağdan sola dönmem baya bi vakit alıyor tabi. Gece 3-4 gibi uykuya dalıp sabahın 7sinde uyanıyorum.
AVM'de 1 saatten fazla kaldığım zaman hemen bel ve bacak ağrım başlıyor. İş yerinde sürekli oturduğum için eve girer girmez ayaklarıma soğuk su tutup yatar pozisyona geçiyorum.
Kızımın yeri baya daraldığı için hareketleri artık baya bi can yakıyor ama işin en güzel tarafı elleri ve ayaklarını net hissedebiliyorum. Sapık gibi elim sürekli göbeğimde, ayağını dirsegini okşamakta:)
Ellerdeki uyuşmalar git gide daha çok şiddetleniyor sabahları ellerimi tanıyamıyorum. Saat bile takamaz hale geldim düşünün artık!
İşe gelirken dün giydiğini ertesi gün giymeyi hiiiç sevmeyen birinin kısıtlı kombinler yaparak ofise gelmesinin ne demek olduğunu düşünün bir de! Tam bir eziyet!
Bugüne kadar hiç mide yanması ya da reflü tarzı bişe yaşamamama rağmen bu hafta inanılmaz derecede reflüm baş gösterdi. Acıkınca mı oluyor çok yemekten mi bilemedim ama badem cevizle bastırıyorum allahtan.
Kızımın mobilyaları geleli 1 ay oldu ama koku hala çıkmadı, dolayısıyla biz hala odasını yerleştiremedik.
Doktor bu kız 40 haftayı beklemez demesine rağmen hala hastane çantamın hazır olmaması da cabası.
Odasının halısı, perdesi, abajuru, bebek şekerleri, kurabiyeleri, süsleri, odasının yerleşmesi derken yapılacak şeyler gün geçtikçe artıyor ve benim git gide pilim bitiyor!
Allahtan babası çok anlayışlı ve sabırlı davranıyor da benim bu mızmız hallerime katlanabiliyor. Zaten kendimden önce ona sabır diliyorum:)
Yeni mobilya kokusunu çıkarmak için yöntemlerinizi duymayı çok isterim, zira kafayı yemek üzereyim!
Sevgiler sevgiler...
sd
36. haftaya girerken işyerinde son günlerim, bazen o kadar çok yorgun ve mutsuz oldum ki her an aman başlarım 37. haftasına ben izne ayrılıyorum kardeşim cümlelerini çok söyledim. Ama hep kıyısından döndüm. Sanırım doğumdan sonra iyi ki de böyle yapmışım dicem.
Gece fosur fosur uyumak diye bi tabir vardır ya, işte ben o uyku türevini unuttum.Yarı uyanık yarı ağlak yatakta dönüp duruyorum. Sağdan sola dönmem baya bi vakit alıyor tabi. Gece 3-4 gibi uykuya dalıp sabahın 7sinde uyanıyorum.
AVM'de 1 saatten fazla kaldığım zaman hemen bel ve bacak ağrım başlıyor. İş yerinde sürekli oturduğum için eve girer girmez ayaklarıma soğuk su tutup yatar pozisyona geçiyorum.
Kızımın yeri baya daraldığı için hareketleri artık baya bi can yakıyor ama işin en güzel tarafı elleri ve ayaklarını net hissedebiliyorum. Sapık gibi elim sürekli göbeğimde, ayağını dirsegini okşamakta:)
Ellerdeki uyuşmalar git gide daha çok şiddetleniyor sabahları ellerimi tanıyamıyorum. Saat bile takamaz hale geldim düşünün artık!
İşe gelirken dün giydiğini ertesi gün giymeyi hiiiç sevmeyen birinin kısıtlı kombinler yaparak ofise gelmesinin ne demek olduğunu düşünün bir de! Tam bir eziyet!
Bugüne kadar hiç mide yanması ya da reflü tarzı bişe yaşamamama rağmen bu hafta inanılmaz derecede reflüm baş gösterdi. Acıkınca mı oluyor çok yemekten mi bilemedim ama badem cevizle bastırıyorum allahtan.
Kızımın mobilyaları geleli 1 ay oldu ama koku hala çıkmadı, dolayısıyla biz hala odasını yerleştiremedik.
Doktor bu kız 40 haftayı beklemez demesine rağmen hala hastane çantamın hazır olmaması da cabası.
Odasının halısı, perdesi, abajuru, bebek şekerleri, kurabiyeleri, süsleri, odasının yerleşmesi derken yapılacak şeyler gün geçtikçe artıyor ve benim git gide pilim bitiyor!
Allahtan babası çok anlayışlı ve sabırlı davranıyor da benim bu mızmız hallerime katlanabiliyor. Zaten kendimden önce ona sabır diliyorum:)
Yeni mobilya kokusunu çıkarmak için yöntemlerinizi duymayı çok isterim, zira kafayı yemek üzereyim!
Sevgiler sevgiler...
sd
20 Mart 2013 Çarşamba
Bahar Gösteriyor ama Elletmiyor!
Herkese Merhaba,
Bu durumdan şikayetçi olan bir tek ben değilim di mi millet? Bir soğuk bir sıcak, hele Ankara'nın dondurucu ayazı da düşünülürse sıcaklık farkı artık iyice can sıkmaya başlıyor!
Tabi hava böyle olunca bizde de bir burun tıkanması, aksırma, tıksırma, boğaz şişmesi gibi alerjik reaksiyonlar baş gösteriyor. Geçen haftadan beri ilaçsız toparlanmaya çalışıyorum, her gece yatarken buhar makinesini çalıştırıyorum ama yok! Bu burun tıkanıyor arkadaş!
Bebiş napıyor derseniz de,32 haftalık olduk artık, biz onla elele kolkola oturuyoruz hep, elleri ayakları o kadar belirgin olmaya başladı ki, elim sapık gibi sürekli göbeğimde:) Can yakması da cabası:) Ama bu muh-te-şem bi duygu!
Çocuk yapmayı isteyip de erteleyenler, bu lafım size, ERTELEMEYİN!
Bir kadının yaşayabileceği en mucizevi, en güzel zaman dilimi sanırım hamilelik. Ne kadar olumsuzluk, ne kadar ağrı,sızı güçlük olsa da onun içerde hıçkırdığını hissetmek bile çok farklı!
Gece en az 2 defa uyanıyorum, biri tuvalet biri su içmek için :) Gündüz uykum geldiği an kıvrılcak bi yer arıyorum- eğer ofiste diilsem- zira gece uyku gelmek bilmiyor. Akşam yemeğini yedikten sonra bir uyku çöküyor, dayanıyorum ki gece uyuyabileyim. Gece uykum kaçtığı an uyuyamıyorum çünkü, bizim içerdeki irmik de eğer harekete başlarsa yatamıyorum bile.
Bi an önce haftasonu gelsin istiyorum. Upuzun kahvaltı keyfi yapayım gezeyim tozayım istiyorum ama bacaklarım izin vermiyor:) ayaklarım hemen Fiona ayaklarına dönüşüyor. Sabah uyandığımda ellerimi hissetmiyor, kırk saat uyuşan ellerimi açmaya çalışıyorum. Merdiven çıkmak zulüm geliyor ama ofiste ve evde asansör kullanmayıp doğuma yardımcı olsun diye merdivene abanıyorum.
Her sabah uyanıp ne giysem telaşını yaşamaktan nefret ediyorum. Sanki çok alternatifim varmış gibi ukala ukala düşünüyorum diyorum bir de! Bi an önce izne ayrılsam diyorum sonra iki gun evde kalsam sıkıntıdan patlıyorum!
Bu yazı gitgide hormonlarına esir düşmüş gebe yazısına dönüşmeden ben kaçar:)
Gitmeden bi kaç foto instagramdan gelsin, Pudisse olarak beni İG de takip edebilirsiniz...
Sevgiler sevgiler...
sd
![]() |
Geçen yazki tatilimi yine istiyorum, Hvar Island ben seni çok sevmiştim! |
Bu durumdan şikayetçi olan bir tek ben değilim di mi millet? Bir soğuk bir sıcak, hele Ankara'nın dondurucu ayazı da düşünülürse sıcaklık farkı artık iyice can sıkmaya başlıyor!
Tabi hava böyle olunca bizde de bir burun tıkanması, aksırma, tıksırma, boğaz şişmesi gibi alerjik reaksiyonlar baş gösteriyor. Geçen haftadan beri ilaçsız toparlanmaya çalışıyorum, her gece yatarken buhar makinesini çalıştırıyorum ama yok! Bu burun tıkanıyor arkadaş!
Bebiş napıyor derseniz de,32 haftalık olduk artık, biz onla elele kolkola oturuyoruz hep, elleri ayakları o kadar belirgin olmaya başladı ki, elim sapık gibi sürekli göbeğimde:) Can yakması da cabası:) Ama bu muh-te-şem bi duygu!
Çocuk yapmayı isteyip de erteleyenler, bu lafım size, ERTELEMEYİN!
Bir kadının yaşayabileceği en mucizevi, en güzel zaman dilimi sanırım hamilelik. Ne kadar olumsuzluk, ne kadar ağrı,sızı güçlük olsa da onun içerde hıçkırdığını hissetmek bile çok farklı!
Gece en az 2 defa uyanıyorum, biri tuvalet biri su içmek için :) Gündüz uykum geldiği an kıvrılcak bi yer arıyorum- eğer ofiste diilsem- zira gece uyku gelmek bilmiyor. Akşam yemeğini yedikten sonra bir uyku çöküyor, dayanıyorum ki gece uyuyabileyim. Gece uykum kaçtığı an uyuyamıyorum çünkü, bizim içerdeki irmik de eğer harekete başlarsa yatamıyorum bile.
Bi an önce haftasonu gelsin istiyorum. Upuzun kahvaltı keyfi yapayım gezeyim tozayım istiyorum ama bacaklarım izin vermiyor:) ayaklarım hemen Fiona ayaklarına dönüşüyor. Sabah uyandığımda ellerimi hissetmiyor, kırk saat uyuşan ellerimi açmaya çalışıyorum. Merdiven çıkmak zulüm geliyor ama ofiste ve evde asansör kullanmayıp doğuma yardımcı olsun diye merdivene abanıyorum.
Her sabah uyanıp ne giysem telaşını yaşamaktan nefret ediyorum. Sanki çok alternatifim varmış gibi ukala ukala düşünüyorum diyorum bir de! Bi an önce izne ayrılsam diyorum sonra iki gun evde kalsam sıkıntıdan patlıyorum!
Bu yazı gitgide hormonlarına esir düşmüş gebe yazısına dönüşmeden ben kaçar:)
Gitmeden bi kaç foto instagramdan gelsin, Pudisse olarak beni İG de takip edebilirsiniz...
Sevgiler sevgiler...
sd
11 Mart 2013 Pazartesi
Beşik için Kenar Koruyucu Sorunsalı!
Herkese Merhaba,
Şimdi biz bi heyecan bebeğimize oda hazırlıyoruz ya, benim gibi büyüyebilen mobilya alan çoktur di mi?
Tabi beşik ölçülerimizde( burda bahsi geçen beşik büyüyebilen mobilyamızdır yanlış anlaşılmasın:)) genellikle 80*130, 70*140, 90*190 cm.
Şimdi gelelim asıl mevzuya. İlk 6 ay bebeğimizi kendi odamızda yanımızda yatırmak için zaten park yatak ya da bambu beşiklerden aldık. 6. aydan sonra bebeğimizi kendi odasına geçirdiğimizde o büyük beşiğinde yatarken beşiğin kenar koruyucuları her tarafta olmalı mı? Biliyorsunuz ki indirilip kaldırılabilen asansör sistemli bir de parmaklığımız mevcut. Bunu 6. aydan sonra inmiş vaziyette mi kullanıyoruz yoksa her defasında bebeği alıp yerine yatırmak için indir kaldır mı yapıyoruz? O asansörlü tarafa bumper (bumper=kenar koruyucu) takıyor muyuz, takmıyorsak da neden takmıyoruz,bebek oraya çarpmıyor mu?
Mothercare, Chakra, Yataş, Funna Baby, English Home'da baktığım bumperların ölçülerinin hepsi birbirinden farklı. Yahu kimsede çıkıp demiyor ki şu ölçüde bunu alacaksın bu ölçüde bunu kullanacaksın! Ay her mağazada farklı ölçüleri görüp hesap kitap yapmaktan içim şişti yeminle!
Ben sadece başlık ve asansörsüz kısım olmak üzere 2 tarafı bumperlamayı düşünürken babamız 3 tarafı da kapatalım derdinde. Sonuçta asansörlü tarafa da kafasını vurup elini bacağını kaptırabilir diyor ve adam çok haklı beyler.
Ha bir de unutmadan ben aslında bumperlarına isim yazdırmak istiyordum, sade bir takım ve nevresimle bumperının başlığında ismi yazsın kızımın. Vay arkadaş olay oldu, ne fahiş fiyatlar çekildi ki sormayın gitsin! Bu konuda da netten bulabileceğim adresler varsa onları da alayım;)
Acil yardım, help, SOS veriyorum arkadaşlar!
Bilen , kullanan, deneyim sahibi, "bu iş böyle olur başka yolu da olmaz" dicek bi baba yiğit çıksın karşıma da paşa paşa gidip alayım şu mereti.
Ha bi de zaten her markanın yok, zaten zor bulunuyor, bulduklarım da zaten hepsi içime sinmiyor, bi çirkin bi zevksiz:)
Hadi güzel annelerim, anne adaylarım yardımlarınızı bekliyorum, hepinizi kocaman kocaman öpüyorum!
Sevgiler sevgiler..
sd

Tabi beşik ölçülerimizde( burda bahsi geçen beşik büyüyebilen mobilyamızdır yanlış anlaşılmasın:)) genellikle 80*130, 70*140, 90*190 cm.
Şimdi gelelim asıl mevzuya. İlk 6 ay bebeğimizi kendi odamızda yanımızda yatırmak için zaten park yatak ya da bambu beşiklerden aldık. 6. aydan sonra bebeğimizi kendi odasına geçirdiğimizde o büyük beşiğinde yatarken beşiğin kenar koruyucuları her tarafta olmalı mı? Biliyorsunuz ki indirilip kaldırılabilen asansör sistemli bir de parmaklığımız mevcut. Bunu 6. aydan sonra inmiş vaziyette mi kullanıyoruz yoksa her defasında bebeği alıp yerine yatırmak için indir kaldır mı yapıyoruz? O asansörlü tarafa bumper (bumper=kenar koruyucu) takıyor muyuz, takmıyorsak da neden takmıyoruz,bebek oraya çarpmıyor mu?
Mothercare, Chakra, Yataş, Funna Baby, English Home'da baktığım bumperların ölçülerinin hepsi birbirinden farklı. Yahu kimsede çıkıp demiyor ki şu ölçüde bunu alacaksın bu ölçüde bunu kullanacaksın! Ay her mağazada farklı ölçüleri görüp hesap kitap yapmaktan içim şişti yeminle!
Ben sadece başlık ve asansörsüz kısım olmak üzere 2 tarafı bumperlamayı düşünürken babamız 3 tarafı da kapatalım derdinde. Sonuçta asansörlü tarafa da kafasını vurup elini bacağını kaptırabilir diyor ve adam çok haklı beyler.
Ha bir de unutmadan ben aslında bumperlarına isim yazdırmak istiyordum, sade bir takım ve nevresimle bumperının başlığında ismi yazsın kızımın. Vay arkadaş olay oldu, ne fahiş fiyatlar çekildi ki sormayın gitsin! Bu konuda da netten bulabileceğim adresler varsa onları da alayım;)
Acil yardım, help, SOS veriyorum arkadaşlar!
Bilen , kullanan, deneyim sahibi, "bu iş böyle olur başka yolu da olmaz" dicek bi baba yiğit çıksın karşıma da paşa paşa gidip alayım şu mereti.
Ha bi de zaten her markanın yok, zaten zor bulunuyor, bulduklarım da zaten hepsi içime sinmiyor, bi çirkin bi zevksiz:)
Hadi güzel annelerim, anne adaylarım yardımlarınızı bekliyorum, hepinizi kocaman kocaman öpüyorum!
Sevgiler sevgiler..
sd
26 Şubat 2013 Salı
Alışveriş Listem-3
Herkese Merhaba,
bu bir devam yazısıdır...
Alınacaklar listemin son bölümüyle devam ediyorum . Bunları henüz alamadım ama en kısa sürede bunları da tamamlayacağım.
- Sırt Çantası: Yandan askılı bebek çantaları oldum olası bana itici gelmiştir. Hele bi de lacivert, gri olanları iyice bir pazarlamacı havası vermiştir bence:) Ayrıca tek kolu çürütmek yerine bol gözlü sırt çantası alarak tüm ağırlığı dengeli bir şekilde vücuduma yayarım.
-Büyüyebilen Yatak için Nevresim Takımı: Bunda dikkat etmeniz gereken, mutlaka bir tane bumperlı yani parmaklıklara takılan koruyuculu bir takım almak. Onun dışında istediğiniz kadar takım alabilirsiniz:) Tabi hemen modele aldanıp yatak ölçülerinize uygun olmayan bir model almayın!
-Beşik için Yatakve Alez: Yataş ve İdaşın fiyatları heemn hemenaynıyken İşbir daha uygun. Bi önceki postta bahsettiğim gibi bebeğin dönerken boğulma tehlikesi yaşayabileceği için visco tercih etmeyin! Benim tercihim sanırım Yataştan yana olacak.
-Banyo Küveti: Şimdi normalde düz bir küvet alıp üzerine file gerecektim, tek başıma da bebeğimi yıkayabileyim diye ama okuduğum kitaplarda bebeği mutlaka suya sokun suyla temas etsin dediği için bebeğin içine oturabileceği ve gerekirse tek başıma da rahatlıkla yıkayabileceğim bir küvet almaya kara verdim. E- Bebek ve Özelcan Bebe'de aradığım modeli buldum. Bu modellerde bebeği küvete yatırır pozisyonda oturtup yıkıyorsunuz. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir husus 74 liralık modellerde kaydırmaz yokken 105 liralık modellerde sırtı için kaydırmaz bulunmakta. Ben zaten sırtı acımasın diye oraya havlu koyarım ama en azından havlunun da kaymaması için kaydırmazlı modeli tercih edeceğim.Link için buyrun...
-Şampuan, Losyon ve Pişik Kremi: Bunlara da henüz karar veremedim ama ilk zamanlar bebe yağından ziyade vücut losyonu kullanmanızı tavsiye ediyorlar.
-Emzirme Yastığı: Biraz da kendi rahatlığımız di mi ama !
-Bebek için Destek Yastığı: Bebek kusmasın ve kafa yapısı için arada yan yatsın diye yapılmışlar. Pek ala normal bir yastıkla da bebeği sırtından destekleyebileceğimiz gibi bunların hazır versiyonu da mevcut, ben 1 adet edineceğim.
-Bebek Telsizi: Bunun için de hemen almanıza gerek yok bence, çünkü bebek sürekli emeceği için zaten siz nereye bebek oraya olacak. O yüzden sonra alınacaklar listesine dahil edebilirsiniz. Beni soracak olursanız o da ablamızdan kalma, hazırda bizi beklemekte:)
-Sling: Bunu şu an alıp almama konusunda kararsızım çünkü yazın sıcağında bebeğin kucağımda olmasının dışınd abir de o şeyle sarılı olmak beni şimdiden düşündürüyor. O zaman çok ihtiyaç duyarsam sanalbebekmağazasından bir adet sipariş geçerim.
-Gecelik ve Pijama Takımı: Doğum şekliniz ne olursa olsun bebeğinizi rahat emzirebileceğiniz önden düğmeli, beli sıkmayan, çok da kısa olmayan ve ayrıca hastanede bir çok misafiriniz olacağını da göz önünde bulundurarak usturuplu bir model almanızı tavsiye ederim. Tabi sabahlığıyla:) Hastaneler cehennem sıcağı olduğu için kısa kollu alın tabiki de;)
Taç: 1 adet kırmızı kurdelalı tacınızı unutmayın:) ben şöyle bişe almayı planlıyorum :)
Listem şimdilik bu kadar. Oda takımı geldikten sonra daha bu işin perdesi halısı sepeti cartu curtu var, o yüzden takipte kalın;)
İnstagramda beni Pudisse olarak bulabilirsiniz!
Sevgiler sevgiler..
sd
bu bir devam yazısıdır...
Alınacaklar listemin son bölümüyle devam ediyorum . Bunları henüz alamadım ama en kısa sürede bunları da tamamlayacağım.
- Sırt Çantası: Yandan askılı bebek çantaları oldum olası bana itici gelmiştir. Hele bi de lacivert, gri olanları iyice bir pazarlamacı havası vermiştir bence:) Ayrıca tek kolu çürütmek yerine bol gözlü sırt çantası alarak tüm ağırlığı dengeli bir şekilde vücuduma yayarım.
-Büyüyebilen Yatak için Nevresim Takımı: Bunda dikkat etmeniz gereken, mutlaka bir tane bumperlı yani parmaklıklara takılan koruyuculu bir takım almak. Onun dışında istediğiniz kadar takım alabilirsiniz:) Tabi hemen modele aldanıp yatak ölçülerinize uygun olmayan bir model almayın!
-Beşik için Yatakve Alez: Yataş ve İdaşın fiyatları heemn hemenaynıyken İşbir daha uygun. Bi önceki postta bahsettiğim gibi bebeğin dönerken boğulma tehlikesi yaşayabileceği için visco tercih etmeyin! Benim tercihim sanırım Yataştan yana olacak.
-Banyo Küveti: Şimdi normalde düz bir küvet alıp üzerine file gerecektim, tek başıma da bebeğimi yıkayabileyim diye ama okuduğum kitaplarda bebeği mutlaka suya sokun suyla temas etsin dediği için bebeğin içine oturabileceği ve gerekirse tek başıma da rahatlıkla yıkayabileceğim bir küvet almaya kara verdim. E- Bebek ve Özelcan Bebe'de aradığım modeli buldum. Bu modellerde bebeği küvete yatırır pozisyonda oturtup yıkıyorsunuz. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir husus 74 liralık modellerde kaydırmaz yokken 105 liralık modellerde sırtı için kaydırmaz bulunmakta. Ben zaten sırtı acımasın diye oraya havlu koyarım ama en azından havlunun da kaymaması için kaydırmazlı modeli tercih edeceğim.Link için buyrun...
-Şampuan, Losyon ve Pişik Kremi: Bunlara da henüz karar veremedim ama ilk zamanlar bebe yağından ziyade vücut losyonu kullanmanızı tavsiye ediyorlar.
-Emzirme Yastığı: Biraz da kendi rahatlığımız di mi ama !
-Bebek için Destek Yastığı: Bebek kusmasın ve kafa yapısı için arada yan yatsın diye yapılmışlar. Pek ala normal bir yastıkla da bebeği sırtından destekleyebileceğimiz gibi bunların hazır versiyonu da mevcut, ben 1 adet edineceğim.
-Bebek Telsizi: Bunun için de hemen almanıza gerek yok bence, çünkü bebek sürekli emeceği için zaten siz nereye bebek oraya olacak. O yüzden sonra alınacaklar listesine dahil edebilirsiniz. Beni soracak olursanız o da ablamızdan kalma, hazırda bizi beklemekte:)
-Sling: Bunu şu an alıp almama konusunda kararsızım çünkü yazın sıcağında bebeğin kucağımda olmasının dışınd abir de o şeyle sarılı olmak beni şimdiden düşündürüyor. O zaman çok ihtiyaç duyarsam sanalbebekmağazasından bir adet sipariş geçerim.
-Gecelik ve Pijama Takımı: Doğum şekliniz ne olursa olsun bebeğinizi rahat emzirebileceğiniz önden düğmeli, beli sıkmayan, çok da kısa olmayan ve ayrıca hastanede bir çok misafiriniz olacağını da göz önünde bulundurarak usturuplu bir model almanızı tavsiye ederim. Tabi sabahlığıyla:) Hastaneler cehennem sıcağı olduğu için kısa kollu alın tabiki de;)
Taç: 1 adet kırmızı kurdelalı tacınızı unutmayın:) ben şöyle bişe almayı planlıyorum :)
Listem şimdilik bu kadar. Oda takımı geldikten sonra daha bu işin perdesi halısı sepeti cartu curtu var, o yüzden takipte kalın;)
İnstagramda beni Pudisse olarak bulabilirsiniz!
Sevgiler sevgiler..
sd
Alışveriş Listem-2
Herkese Merhaba,
bu bir devam yazısıdır...
-Beşik: Biz aslında büyüyebilen oda takımlarından aldık. Siparişimiz şu an yapım aşamasında. Gelince onu da ayrıca bir postta yazacağım. Beşik olayı ise ilk 6 ay bebeği yanımızdan ayırmamak için. Bambu beşikler ile park yataklar arasında çok kararsız kalmama rağmen en sonunda park yatak aldım. Benim gönlüm en başından beri bambu beşiklerdeydi ancak ailemin Samsun'da yaşıyor olmasından ve sık sık Samsun'a gittiğimden en azından bebek geldikten sonra büyüse bile beşiğini de yüklenir Samsun'a götürürüm mantığıyla park yatakta karar kıldım. Sizin de benim gibi bir durumunuz varsa bunu göz önüne alın derim.
Park yatakları hiç beğenmememe rağmen Kraftın sarı bi park yatağına bayıldım ve hemen aldım! Yatağı, dönencesi ve alezi kendi içinde. İki kademeli bir yatak, sallanabilir ve tekerlekleri sayesinde çok kolay odalar arası taşınabilir. (Yatak kendinden fermuarlı alezi olan sünger yatak, visconun bebeğin boğulma tehlikesini göz önünde bulundurularak tercih edilmemesi gerektiğini öğrendik.)
-Park Yatak için Nevresim Takımı: Funna Baby'nin yastık, çarşaf ve elyaf yorgandan oluşan park yatağımızın ölçülerinde uyku setini aldık. Biz orda galeyana gelip bunu aldık ama aynı ölçülerde English Home, Zara, Taç, Linens, Cotton Box gibi bir çok markadan nevresim takımını alabilirsiniz.
-Dönence: Bebeğin görsel ve işitsel zekasının gelişimi için olmazsa olmazı. Bizim park yatağımızda mevcuttu.
-Sterilizatör: Biberon ve emzikler için ister direk sterilizasyon makinası alın ki bunlar pahalı yöntem, ister evde kaynatma usulü çözüm bulun ki bu da parasız yöntem :) ya da benim gibi evde mikrodalga kullanıyorsanız Mamajoo markasının mikrodalga sterilizatörleri var onlardan 1 tane alın. Fiyatları da 30-35 lira. Kabın içine biberon ve emzikleri koyup su ilave edip 5 dakikada sterilizasyon işlemini tamamlıyorsunuz.
-Emzirme Sütyeni: H&M indirime girdiğinde ordan 2 adet almıştım ama rahat pamuklu her markanın ürününden en az 2 adet almakta fayda var.
-Emzirme Atleti: Bunu da Özelcan Bebeden aldım.Üşüme durumunuzu göz önünde bulundurarak kendi bedeninize uygun bir ya da iki tane mutlaka almalısınız.
-Göğüs Pedi: Doğumdan sonra sütünüz bebek emmese de akacağı için mutlaka kullanmamız gereken bir ürün. Ben Lansinoh tercih ettim. (Paketin içinde 60 tane ped var ve her bir ped tek tek ayrıca paketlenmiş, yani çantaya atıp çok rahat çıkılabilir.)
-Göğüs Ucu Kremi: Doğum sonrası acı ve yaralar için Lansinoh tercih ettim. Emzirmeden önce silinmesine gerek yoktur yazıyor üstünde de ve aslında doğumdan bir kaç gün önce sürülmeye başlanmalıymış.
-Kulak Temizleme Çubuğu: Chicco'nun pamuk temizleyicilerini tercih ettim.
-Oda Termometresi: Weewell'in sıcaklık, nem,saat ve tarih olan dijital termometresini tercih ettim.
-Banyo Termometresi: Weewell'in sıcaklık durumuna göre renk değiştiren led ekranlı dijital termometresini tercih ettim.
-Gardrop Askısı: İkea'nın boyasız ahşap modelinden tercih ettim. (Oda kısmında devamı gelecektir.:))
-Buhar Makinesi: Bunun şimdiden aslında hiç alınmasına gerek yok ama biz karı koca geniz ve burun tıkanıklığı yaşayan bi çift olarak kendimize aldık diyebilirim:) Bebeğin kullanıp kullanmayacağını bilemesek de Weewell'in uzaktan kumandalı ionizerli soğuk hava makinesi aldık, kurduk hatta kullanıyoruz:) Bunu bence listenize eklemeyin, ,ihtiyaç durumunda alın.
- Süt Sağma Pompası ve Süt Saklama Poşeti: Bunları da duruma göre almaya karar verdik, ama alacak olursam da medelanın ya da aventin öyle çantalı buz haneli olanlarından değil de daha sade, elektrikli tek pompalı basit bir tane almayı tercih ederim.
Önem düzeyine göre alınması gereken listem bu şekilde. Şimdi diğer postta almaya vaktimin kalmayıp aslında onların da bu listeye dahil olduğu ,en kısa sürede alacağım diğer malzemeleri yazacağım.
Sevgiler sevgiler...
sd
bu bir devam yazısıdır...
-Beşik: Biz aslında büyüyebilen oda takımlarından aldık. Siparişimiz şu an yapım aşamasında. Gelince onu da ayrıca bir postta yazacağım. Beşik olayı ise ilk 6 ay bebeği yanımızdan ayırmamak için. Bambu beşikler ile park yataklar arasında çok kararsız kalmama rağmen en sonunda park yatak aldım. Benim gönlüm en başından beri bambu beşiklerdeydi ancak ailemin Samsun'da yaşıyor olmasından ve sık sık Samsun'a gittiğimden en azından bebek geldikten sonra büyüse bile beşiğini de yüklenir Samsun'a götürürüm mantığıyla park yatakta karar kıldım. Sizin de benim gibi bir durumunuz varsa bunu göz önüne alın derim.
Park yatakları hiç beğenmememe rağmen Kraftın sarı bi park yatağına bayıldım ve hemen aldım! Yatağı, dönencesi ve alezi kendi içinde. İki kademeli bir yatak, sallanabilir ve tekerlekleri sayesinde çok kolay odalar arası taşınabilir. (Yatak kendinden fermuarlı alezi olan sünger yatak, visconun bebeğin boğulma tehlikesini göz önünde bulundurularak tercih edilmemesi gerektiğini öğrendik.)
-Park Yatak için Nevresim Takımı: Funna Baby'nin yastık, çarşaf ve elyaf yorgandan oluşan park yatağımızın ölçülerinde uyku setini aldık. Biz orda galeyana gelip bunu aldık ama aynı ölçülerde English Home, Zara, Taç, Linens, Cotton Box gibi bir çok markadan nevresim takımını alabilirsiniz.
-Dönence: Bebeğin görsel ve işitsel zekasının gelişimi için olmazsa olmazı. Bizim park yatağımızda mevcuttu.
-Sterilizatör: Biberon ve emzikler için ister direk sterilizasyon makinası alın ki bunlar pahalı yöntem, ister evde kaynatma usulü çözüm bulun ki bu da parasız yöntem :) ya da benim gibi evde mikrodalga kullanıyorsanız Mamajoo markasının mikrodalga sterilizatörleri var onlardan 1 tane alın. Fiyatları da 30-35 lira. Kabın içine biberon ve emzikleri koyup su ilave edip 5 dakikada sterilizasyon işlemini tamamlıyorsunuz.
-Emzirme Sütyeni: H&M indirime girdiğinde ordan 2 adet almıştım ama rahat pamuklu her markanın ürününden en az 2 adet almakta fayda var.
-Emzirme Atleti: Bunu da Özelcan Bebeden aldım.Üşüme durumunuzu göz önünde bulundurarak kendi bedeninize uygun bir ya da iki tane mutlaka almalısınız.
-Göğüs Pedi: Doğumdan sonra sütünüz bebek emmese de akacağı için mutlaka kullanmamız gereken bir ürün. Ben Lansinoh tercih ettim. (Paketin içinde 60 tane ped var ve her bir ped tek tek ayrıca paketlenmiş, yani çantaya atıp çok rahat çıkılabilir.)
-Göğüs Ucu Kremi: Doğum sonrası acı ve yaralar için Lansinoh tercih ettim. Emzirmeden önce silinmesine gerek yoktur yazıyor üstünde de ve aslında doğumdan bir kaç gün önce sürülmeye başlanmalıymış.
-Kulak Temizleme Çubuğu: Chicco'nun pamuk temizleyicilerini tercih ettim.
-Oda Termometresi: Weewell'in sıcaklık, nem,saat ve tarih olan dijital termometresini tercih ettim.
-Banyo Termometresi: Weewell'in sıcaklık durumuna göre renk değiştiren led ekranlı dijital termometresini tercih ettim.
-Gardrop Askısı: İkea'nın boyasız ahşap modelinden tercih ettim. (Oda kısmında devamı gelecektir.:))
-Buhar Makinesi: Bunun şimdiden aslında hiç alınmasına gerek yok ama biz karı koca geniz ve burun tıkanıklığı yaşayan bi çift olarak kendimize aldık diyebilirim:) Bebeğin kullanıp kullanmayacağını bilemesek de Weewell'in uzaktan kumandalı ionizerli soğuk hava makinesi aldık, kurduk hatta kullanıyoruz:) Bunu bence listenize eklemeyin, ,ihtiyaç durumunda alın.
- Süt Sağma Pompası ve Süt Saklama Poşeti: Bunları da duruma göre almaya karar verdik, ama alacak olursam da medelanın ya da aventin öyle çantalı buz haneli olanlarından değil de daha sade, elektrikli tek pompalı basit bir tane almayı tercih ederim.
Önem düzeyine göre alınması gereken listem bu şekilde. Şimdi diğer postta almaya vaktimin kalmayıp aslında onların da bu listeye dahil olduğu ,en kısa sürede alacağım diğer malzemeleri yazacağım.
Sevgiler sevgiler...
sd
Etiketler:
alışveriş listesi,
ankarada bebek alışverişi,
bebek alışverişi,
bebek için alışveriş listesi,
Braun Ateşölçer,
doğumdan önce alınacaklar,
Lansinoh,
Mamajoo,
Weewell,
Weewell Buhar
25 Şubat 2013 Pazartesi
Alışveriş Listem-1
Herkese Merhaba,
Bi önceki posttan sonra asıl meşhur LİSTE'me geçebilirim artık,hadi bakalım...
- Yeni doğan bezi: Kilosunu henüz bilemediğimden.Prima'nın özel yeni doğan serisinden 1 numaradan 1 tane aldım. Bakalım hoşumuza giderse bundan devam ederiz gitmezse çoğu anne Huggies'in Organik olanını öneriyor, ona geçiş yaparız. Fiyatlar hemen hemen aynı zaten.
-Zıbın: Aslında kıyafet olarak bir şey yazmıyorum buraya ama bu zıbın dediğim göbeği düşene kadar bebeğinizin daha rahat etmesi için. Ben 5 tane aldım ilk günler için, sonrasında normal alttan çıtçıtlı badilerine geçiş yapmayı düşünüyorum.
-Ağız Mendili: Kusmalara ve daha çok omzunuza yatırdığınız zaman sizin kıyafetlerinizin bebeğinizin cildini tahriş etmemesi için incecik 10 tane tülbent formatında bez.
-Yalancı Emzik: Hem silikon hem kauçuk olanından almak gerek birer tane. Ben Avent'in Silikon olanından 1 tane aldım, zira bebeğimiz almazsa hemen gider kauçuk olanını aldırırım diye düşündüm.
-Tırnak Makası Seti: Tırnak Makası, düz makas ve törpüden oluşan Chicco'nun setinden aldım.
-Tarak ve Fırça: Hediye geleceği için beklemedeyim:)
-Ateş Ölçer: Çoğu blogda okuduğum üzere ve kullanan yakınlarımdan gördüğüm üzere bunun en iyisi Braun'un kulaktan ateş ölçeri. Braun en son bir model daha çıkarmış ki onun arkasında on/off düğmesi var. Yani bir kez ölçtükten sonra tekrar açıp kapatmaya gerek kalmadan tekrar ölçüm yapmanıza olanak sağlıyor. Biz bu modeli tercih ettik.
-Burun Aspiratörü: Yine kullanana yakınlarımdan gördüğüm üzere bizim aldığımız burundan manuel mukus çekmeli aspiratörler pek işe yaramıyormuş. Çok ucuz olduğu için 1 tane aldım ama 1 tane de elektronik olup yur tdışından temin edilen bir versiyonu da ablamızdan kaldı.
-Islak Mendil ve Pamuk: Tamamen pamuğun ıslatılmış versiyonu olan Bebedor'un ıslak mendilini her ne kadar alsam da ilk günlerde sadece su ve pamukla altını temizlemek için düz pamuklardan da baya bi istifledim. Bu pamuklar zaten sırf alt temizleme için yapıldığından uzun dikdörtgen şeklinde, o yüzden normal pamuk alıp düzlemeyle uğraşmayın. E-bebek ve Mothercare'de bulabilirsiniz.
-Yeni doğan Havlusu: 2 adet büyükçe olanlardan aldım, unutmayın Chicco'nunkiler çok küçük onları tercih etmeyin.
-Alt Değiştirme Bezi: Her markanın kullan-at alt açmaları var, tabi bebeğiniz işemediği sürece uzun soluklu kullanabilirsiniz. Ben Dalinin 10lu paketini tercih ettim.
-Biberon: Bu konu çok dallanıp budaklansa da ben en başından beri Dr. Brown'un kolik önleyici cam biberonlarını kafaya koymuştum ve 1 tane yeni doğan için 125 ml.lik olanından aldım. Hafta sonu anne bebek dergisinde Dr. Brown'un 2012'nin en iyi ürünü seçilmesini görünce de bir kere doğru karar verdiğimi anladım:)
-Banyo Kovası ve Maşrapası: 1'er adet edinin.
-Banyo Süngeri: Gözünüze en yumuşak geleninden bir tane alın.
Devamı bir sonraki postta...
Sevgiler sevgiler...
sd
Bi önceki posttan sonra asıl meşhur LİSTE'me geçebilirim artık,hadi bakalım...
- Yeni doğan bezi: Kilosunu henüz bilemediğimden.Prima'nın özel yeni doğan serisinden 1 numaradan 1 tane aldım. Bakalım hoşumuza giderse bundan devam ederiz gitmezse çoğu anne Huggies'in Organik olanını öneriyor, ona geçiş yaparız. Fiyatlar hemen hemen aynı zaten.
-Zıbın: Aslında kıyafet olarak bir şey yazmıyorum buraya ama bu zıbın dediğim göbeği düşene kadar bebeğinizin daha rahat etmesi için. Ben 5 tane aldım ilk günler için, sonrasında normal alttan çıtçıtlı badilerine geçiş yapmayı düşünüyorum.
-Ağız Mendili: Kusmalara ve daha çok omzunuza yatırdığınız zaman sizin kıyafetlerinizin bebeğinizin cildini tahriş etmemesi için incecik 10 tane tülbent formatında bez.
-Yalancı Emzik: Hem silikon hem kauçuk olanından almak gerek birer tane. Ben Avent'in Silikon olanından 1 tane aldım, zira bebeğimiz almazsa hemen gider kauçuk olanını aldırırım diye düşündüm.
-Tırnak Makası Seti: Tırnak Makası, düz makas ve törpüden oluşan Chicco'nun setinden aldım.
-Tarak ve Fırça: Hediye geleceği için beklemedeyim:)
-Ateş Ölçer: Çoğu blogda okuduğum üzere ve kullanan yakınlarımdan gördüğüm üzere bunun en iyisi Braun'un kulaktan ateş ölçeri. Braun en son bir model daha çıkarmış ki onun arkasında on/off düğmesi var. Yani bir kez ölçtükten sonra tekrar açıp kapatmaya gerek kalmadan tekrar ölçüm yapmanıza olanak sağlıyor. Biz bu modeli tercih ettik.
-Burun Aspiratörü: Yine kullanana yakınlarımdan gördüğüm üzere bizim aldığımız burundan manuel mukus çekmeli aspiratörler pek işe yaramıyormuş. Çok ucuz olduğu için 1 tane aldım ama 1 tane de elektronik olup yur tdışından temin edilen bir versiyonu da ablamızdan kaldı.
-Islak Mendil ve Pamuk: Tamamen pamuğun ıslatılmış versiyonu olan Bebedor'un ıslak mendilini her ne kadar alsam da ilk günlerde sadece su ve pamukla altını temizlemek için düz pamuklardan da baya bi istifledim. Bu pamuklar zaten sırf alt temizleme için yapıldığından uzun dikdörtgen şeklinde, o yüzden normal pamuk alıp düzlemeyle uğraşmayın. E-bebek ve Mothercare'de bulabilirsiniz.
-Yeni doğan Havlusu: 2 adet büyükçe olanlardan aldım, unutmayın Chicco'nunkiler çok küçük onları tercih etmeyin.
-Alt Değiştirme Bezi: Her markanın kullan-at alt açmaları var, tabi bebeğiniz işemediği sürece uzun soluklu kullanabilirsiniz. Ben Dalinin 10lu paketini tercih ettim.
-Biberon: Bu konu çok dallanıp budaklansa da ben en başından beri Dr. Brown'un kolik önleyici cam biberonlarını kafaya koymuştum ve 1 tane yeni doğan için 125 ml.lik olanından aldım. Hafta sonu anne bebek dergisinde Dr. Brown'un 2012'nin en iyi ürünü seçilmesini görünce de bir kere doğru karar verdiğimi anladım:)
-Banyo Kovası ve Maşrapası: 1'er adet edinin.
-Banyo Süngeri: Gözünüze en yumuşak geleninden bir tane alın.
Devamı bir sonraki postta...
Sevgiler sevgiler...
sd
Ankara'da Bebek Alışverişi
Herkese Merhaba,
Efendim ben bu hafta sonu kızımın eşyalarının çoğunu tamamlamaya niyetlendim. Cumartesi ve Pazar olmak üzere 2 gün çok yoğun bi şekilde alışveriş macerası yaşadım ve anladım ki alışverişi son zamanlara bırakmamak lazım. Gün içinde hepi topu 4-5 saatlik bi alışveriş maratonum oldu ama inanılmaz yoruldum!
Şimdi olaya şurdan başlayalım. Ankara'da yaşayanlar bebek alışverişinin Özelcanbebe'den yapılması gerektiğini bilir. Orası da neymiş derseniz buyrun buradan... Ankara dışındakiler içinse online alışveriş seçeneği de vardır ki fiyatları e-bebekten daha uygundur! Biz önce Konya Sokaktakine sonra Söğütözü'ndeki mağazaya gittik. Benim fikrim Söğütözü'nde daha çok çeşit var ve daha nizami bi mağaza olmasına rağmen Ulus'takinde daha sıkı pazarlık yapma imkanınız var! Ama Ulustakinde park yeri sıkıntı ve içerisi tıklım tıklım, hafta sonu uğramamak lazım!
Onun dışında internetten takip ettiğim e-bebek mağazasının Çukurambar'da olduğunu öğrenince oraya da bir bakalım dedik. Orası da baya büyük, baya çeşit marka var, kendine özgü bazı ürünlerinde indirim var ama Özelcan gibi her üründe geçerli bi indirim yok. E-bebek mağazasına da Çukurambar Fırıncı Orhan'ın devamında ulaşabilirsiniz. Park yeri de vardır, içerisi de gayet nizamidir.
İçerdikleri markalara bakacak olursak( Özelcan bebe için yazıyorum) elektronik,hijyen ve bakım olarak Chicco, Braun, Avent, Nuk, Bebedor, Weewell, Mamajoo, Kraft, Lansinoh, Prima, UniBaby , tekstil olarak ise İdil Baby, Aziz Bebe, Bebetto gibi markaların dışında daha bir çok unuttuğum markaya ulaşabilirsiniz.
Satıcıların hepsi sizi alışverişinizde bir şey unutmamanız için yönlendiriyor zaten. Ama tabi tavsiyem bir liste oluşturun, hatta markaları da kafanızda oluşturup öyle gidin. Çünkü mağazada genellikle en çok hangi ürün satılıyorsa onun pazarlaması yapılıyor.
Ben hastane çıkışlarını, ağız bezlerini, bağcıksız iç zıbınlarını, yeni doğan havlularını ve battaniyelerini hep burdan almayı tercih ettim. İdil'in ürünlerini hem görsel hem de yapı olarak çok beğendim. Onun dışında aldığım tüm kıyafetler tabi ki bir klasik olarak Chicco ve Mothercare'den. Bebek kıyafetlerine verilen paraya çok üzüldüğümden genellikle hep birbiriyle uyumlu, takım halinde, ne zaman ne amaçla giydireceğimi bildiğim kıyafetleri aldım. Daha büyükken giyeceği kıyafetleri ise genellikle Zara, H&M ve GAP'den. Mark's&Spencer'da da çok güzel ürünler var, üstelik indirimi takip ederseniz çok güzel şeylere rastlayabilirsiniz. Tabi benim bugüne kadar aldığım her şey %50 indirimden. Zara'nın ürünleri çok tarz, çok güzel ama bence fiyatları abartı, hele sezon sonunda onlar indirime girince ben daha çok çıldırıyorum. O yüzden sezon sonundan aldığım bir çok parçası var kızımın:) H&M genel olarak benim tarzımı da yansıttığı için bebek ve çocuk reyonlarına da bayılıyorum. İleride de kızımı ordan giydireceğim kesin. Hem orda sezon sonu bekleme gibi bi derdimiz de yok, fiyatlar gayet uygun zaten;)
GAP'e bakacak olursa, orası da inanılmaz tarz şeyler üretiyor, tabi indirimini yakalamanız lazım. Ama enteresan bi şekilde 2013 ilkbahar-yaz sezonunu zaten çok cüzi fiyatlarla açmış durumda.
Yani kısaca bu güne kadar aldığım ürünler hep %50 indirimden oldu. Bi gün bi haber geldi Mothercare 2 günlüğüne %50'ye girmiş çat gittim bir sürü takım aldım. Zaten oranın takım olayına hastayım. 2li tayt ve 3lü üst takımları çok kullanışlı!
Onun dışında ileride daha çok kıyafete ihtiyacımız olduğu zaman ve ek gıdaya başladığımızda günde 3-5 tur üstünü değiştireceğimiz zamanlar LCW ve CA'ya döneceğimden eminim. Zaten LCW'nin çocuk ürünleri harika, tek dezavantajı çoğu çocuğun ordan aldığı için sokakta bir sürü ikiz gibi çocuklar oluyor ama o fiyatlara gerçekten tercih edilebilir bir mağaza. 3 ay giyebileceği bir tişörte dünyanın parasını vermek bence çok mantıksız.
Tabi benim aldıklarım dışında bir sürü hediye de geldi daha şimdiden kızıma:)
Mobilyası gelir gelmez yerleştireceğim dolabı, pembe ağırlıklı elbiseler, ayakkabılar, leopar desenli taytlar , kabarık uçuş uçuş etekler ve rengarenk kotlardan oluşuyor!
Eğer benim atladığım bebek alışveriş mağazası varsa siz de yazarsanız sevinirim!
Ayrıca İnstagramda Mango Kids geliyor diye bir paylaşım gördüm sabırsızlıkla bekliyorum!
Bi sonraki postta asıl listeye detaylı olarak geçiyoruz!
Sevgiler sevgiler..
sd
Efendim ben bu hafta sonu kızımın eşyalarının çoğunu tamamlamaya niyetlendim. Cumartesi ve Pazar olmak üzere 2 gün çok yoğun bi şekilde alışveriş macerası yaşadım ve anladım ki alışverişi son zamanlara bırakmamak lazım. Gün içinde hepi topu 4-5 saatlik bi alışveriş maratonum oldu ama inanılmaz yoruldum!
Şimdi olaya şurdan başlayalım. Ankara'da yaşayanlar bebek alışverişinin Özelcanbebe'den yapılması gerektiğini bilir. Orası da neymiş derseniz buyrun buradan... Ankara dışındakiler içinse online alışveriş seçeneği de vardır ki fiyatları e-bebekten daha uygundur! Biz önce Konya Sokaktakine sonra Söğütözü'ndeki mağazaya gittik. Benim fikrim Söğütözü'nde daha çok çeşit var ve daha nizami bi mağaza olmasına rağmen Ulus'takinde daha sıkı pazarlık yapma imkanınız var! Ama Ulustakinde park yeri sıkıntı ve içerisi tıklım tıklım, hafta sonu uğramamak lazım!
Onun dışında internetten takip ettiğim e-bebek mağazasının Çukurambar'da olduğunu öğrenince oraya da bir bakalım dedik. Orası da baya büyük, baya çeşit marka var, kendine özgü bazı ürünlerinde indirim var ama Özelcan gibi her üründe geçerli bi indirim yok. E-bebek mağazasına da Çukurambar Fırıncı Orhan'ın devamında ulaşabilirsiniz. Park yeri de vardır, içerisi de gayet nizamidir.
İçerdikleri markalara bakacak olursak( Özelcan bebe için yazıyorum) elektronik,hijyen ve bakım olarak Chicco, Braun, Avent, Nuk, Bebedor, Weewell, Mamajoo, Kraft, Lansinoh, Prima, UniBaby , tekstil olarak ise İdil Baby, Aziz Bebe, Bebetto gibi markaların dışında daha bir çok unuttuğum markaya ulaşabilirsiniz.
Satıcıların hepsi sizi alışverişinizde bir şey unutmamanız için yönlendiriyor zaten. Ama tabi tavsiyem bir liste oluşturun, hatta markaları da kafanızda oluşturup öyle gidin. Çünkü mağazada genellikle en çok hangi ürün satılıyorsa onun pazarlaması yapılıyor.
Ben hastane çıkışlarını, ağız bezlerini, bağcıksız iç zıbınlarını, yeni doğan havlularını ve battaniyelerini hep burdan almayı tercih ettim. İdil'in ürünlerini hem görsel hem de yapı olarak çok beğendim. Onun dışında aldığım tüm kıyafetler tabi ki bir klasik olarak Chicco ve Mothercare'den. Bebek kıyafetlerine verilen paraya çok üzüldüğümden genellikle hep birbiriyle uyumlu, takım halinde, ne zaman ne amaçla giydireceğimi bildiğim kıyafetleri aldım. Daha büyükken giyeceği kıyafetleri ise genellikle Zara, H&M ve GAP'den. Mark's&Spencer'da da çok güzel ürünler var, üstelik indirimi takip ederseniz çok güzel şeylere rastlayabilirsiniz. Tabi benim bugüne kadar aldığım her şey %50 indirimden. Zara'nın ürünleri çok tarz, çok güzel ama bence fiyatları abartı, hele sezon sonunda onlar indirime girince ben daha çok çıldırıyorum. O yüzden sezon sonundan aldığım bir çok parçası var kızımın:) H&M genel olarak benim tarzımı da yansıttığı için bebek ve çocuk reyonlarına da bayılıyorum. İleride de kızımı ordan giydireceğim kesin. Hem orda sezon sonu bekleme gibi bi derdimiz de yok, fiyatlar gayet uygun zaten;)
GAP'e bakacak olursa, orası da inanılmaz tarz şeyler üretiyor, tabi indirimini yakalamanız lazım. Ama enteresan bi şekilde 2013 ilkbahar-yaz sezonunu zaten çok cüzi fiyatlarla açmış durumda.
Yani kısaca bu güne kadar aldığım ürünler hep %50 indirimden oldu. Bi gün bi haber geldi Mothercare 2 günlüğüne %50'ye girmiş çat gittim bir sürü takım aldım. Zaten oranın takım olayına hastayım. 2li tayt ve 3lü üst takımları çok kullanışlı!
Onun dışında ileride daha çok kıyafete ihtiyacımız olduğu zaman ve ek gıdaya başladığımızda günde 3-5 tur üstünü değiştireceğimiz zamanlar LCW ve CA'ya döneceğimden eminim. Zaten LCW'nin çocuk ürünleri harika, tek dezavantajı çoğu çocuğun ordan aldığı için sokakta bir sürü ikiz gibi çocuklar oluyor ama o fiyatlara gerçekten tercih edilebilir bir mağaza. 3 ay giyebileceği bir tişörte dünyanın parasını vermek bence çok mantıksız.
Tabi benim aldıklarım dışında bir sürü hediye de geldi daha şimdiden kızıma:)
Mobilyası gelir gelmez yerleştireceğim dolabı, pembe ağırlıklı elbiseler, ayakkabılar, leopar desenli taytlar , kabarık uçuş uçuş etekler ve rengarenk kotlardan oluşuyor!
Eğer benim atladığım bebek alışveriş mağazası varsa siz de yazarsanız sevinirim!
Ayrıca İnstagramda Mango Kids geliyor diye bir paylaşım gördüm sabırsızlıkla bekliyorum!
Bi sonraki postta asıl listeye detaylı olarak geçiyoruz!
Sevgiler sevgiler..
sd
19 Şubat 2013 Salı
Hamilelik Süresince Uzak Durulması Gereken İnsanlar
Herkese Merhaba,
Arkadaşlar eminim ki bu yazıya hep ihtiyaç duydunuz, hep aradınız, ya da hep kaleme almak istediniz ama bi türlü fırsat olmadı. İşte burda yazılmışı var!
Hamileliğiniz süresince etrafınızdaki herkes bi guru, herkes nirvanada herkes Tracy Hogg kesilir ya başınıza işte ilk onlardan uzak durun! Sırasıyla da şunlardan;
- "Ay canım ya" ile başlayan cümlelerle aslında sizin söylediklerinizi hiiiç umursamayıp bi an önce zamanında kendisinin ne yaşadığını anlatmak istemeye odaklanmış insanlardan,

-Doğuma daha 3 ay varken "Ahhh canımm elin yüzün de şişmeye başlamış, doğum yakın o zaman" cılardan,
-"Valla biz hep ordan aldık, en iyi ordaymış, hem bebek cildine de uygunmuş" cümleleriyle başlayıp biz böyle yaptık tek doğru da bu! Sen de böyle yapacaksın!'cılardan,
-Evet, kabul ediyorum benim de batıl inançlarım var ama siyah kedi ya da ne bilim elden bıçak almamaktan öteye gitmez, canım minnak yavrum üzerinde bu saçma inanışları gerçekleştirecek olmadığımdan tabi ki batıl inanç gurusu insanlardan,
-Pozitif bir hamilelik süreci geçirmeye her ne kadar kararlı olsanızda, yaşamlarında giden tüm aksilikleri sizin durumunuzu düşünmeden patır patır patavatsızca anlatan insanlardan,
-Sizin bebeğiniz ve hatta ilk bebeğiniz olduğunu göz önüne almaksızın, sizin heves, istek ve arzularınız yokmuşçasına bebeğiniz için büyük ve uzun süreli hediyeler alanlardan (sizin fikrinizi sormadan bebek arabası alanlar, sizin oda dizaynı hakkındaki düşüncenize bakmadan beşik alanlar vs..)
-Asıl en çok sinir olduğum, her kim bana bu cümlelerle gelse direk tırnaklarımı çıkardığım durum ise şu: "şimdi en güzel zamanların, doğduktan sonra hayatın bitecek, o bebek gece hiç uyumayacak, bebekle hiçbir şey yapamayacaksın, ahh çok zor çok zor" cümlelerinden sonra hemen " ama dünyalara değer, keşke önce doğursaymışım, ayy kucağına alınca her şeyi unutuyosun" cümleleri gelir ki beni çileden çıkarır! İşte bu insanlardan uzak durmak yetmez,
İrtibatı kesin!
Arkadaşlığınızı bitirin,
Evinizden içeri almayın!
Bu liste haliyle uzar gider... Bu dönem hayatımızda yaşadığımız belki de en önemli, en değerli dönem. Vücudumuzda başka bi canlı nefes alıp büyümeye devam ederken, her gün onun hareketlerine tanık olmak, gün be gün onun içinizde büyüdüğünü bilmek çok çok özel. İşte o yüzden bu günlerin gerçekten kıymetini bilin ve etrafınızdaki tüm olumsuzluklara gözünüzü yumun. Kendinize zaman ayırın, bol bol dinlenin, tabi bundan kasıt illaki yatmak değil, gezmekten eğlenmekten zevk alıyorsanız ve yorulmuyorsanız gezmeye tam gaz devam edin. Çünkü çocuk doğduktan hemen sonra uzun bir süre -uzun soluklu- gezemeyeceksiniz:) Bu fikre kendinizi alıştırın ve işin pozitif tarafından bakmaya çalışın:)
Özellikle çocuk fikrine sıcak bakmayan ailelerden uzak durun, çünkü onların bakışları bile sinirinizi bozmaya yetecektir! Söyleyip , anlattıklarına girmiyorum bile!
Aklınıza gelip de yazamadıklarınız, ay Pudiş bunu unutmuş ben yazayım dedikleriniz varsa buyrun meydan sizin, tutmayın kendinizi, yazın yazın hem açılırsınız:)
Bu arada ben de Blogger Annelere katılmaya yeltendim, Facebooktan, blogdan takip edebildiğim kadar anneyi ve anne adayını takip ediyorum ve tabi Fotoğrafik Hatıraları da hem Facebook hem de İnstagramdan beğeni ve takipteyim! Siz hala tıklamadıysanız şimdi dooğru oraya ve buraya, buuuyrun..
Beni de Pudisse olarak İnstagramda takip edebilirsiniz!
Sevgiler sevgiler..
sd
Zorluk Trimesteri Sana da Merhaba!
Herkese Merhaba,
27+5 deyken son trimestere girmiş bulunmaktayız.Hamileliğim gayet keyifli geçerken artık yavaş yavaş teklemeye başladım :( Hamile olmadığım dönemlerde sabahtan akşama kadar avmleri fıldır fıldır gezerdim, hatta 16-24 haftalık hamileyken de durum böyleydi. Görenler şaşırır kızım bi dinlen derdi. Ama ne olduysa 26. haftadan itibaren olmaya başladı.
Sanırım 3. trimestera girmemin büyük etkisi var. Artık dışarı çıktığımda 3. mağazada soluklarım hızlanmaya bacaklarım ağrımaya başlıyor. Hele akşam eve gittiğimde şiş ayaklarımı görünce ağrılarım daha da bi depreşiyor :(
Şu ana kadar toplam 13 kilo aldım. 55 kiloyla başladığım serüvende su an 68 kiloya ulaştım. Geçen ay doktorumun tatlıyı keselim demesine rağmen pek de sözümde duramadım. Çok fazla tatlıcı olmasam da Karadenizli olmamamın verdiği yetenekle(!) pasta börek kurabiye çok yaptım, ee tabi yapmışken de yememek olmaz. Ama hiç bir zaman "oturdum bi kekin yarısını yedim, ay gözüm döndü bi oturuşta 15 kurabiye yedim, off börekler sıcacıktı dayanamadım 5 tane yedim" ci olmadım. Hep ölçülü, hep tadına bakancı oldum. Meyveyi abartmadım sadece ara öğünlerimde yedim. Süt içemediğimden ayran ve yoğurt olayına girdim. Her gün düzenli yarım saat yürüyüşümü yaptım. Yemeklerde her zaman aldıklarımın dışında abartı bişe almadım ama belki porsiyonlarımı yarım ölçü büyüttüm. Hiç bir zaman pilav ve makarnacı da olmadığımdan yine pilav ve makarna yemedim.
Ama dediğim gibi anlam veremediğim bi şekilde hızla kilo aldım. Tek pişmanlığım hamileliğimin ilk üç ayında hiç kilo almamam gerekirken ben 3 kilo aldım. 2. hamileliğimde en çok buna dikkat edicem.
Aslında doğal yapıya bakınca bebeğin kilosu şu an gayet iyi, plesantası, amniyon sıvısı, vücutta oluşan ödemler ve göğüslerde dolgunluk tabi baya bi ağırlık oluşturuyor.
Ben şimdi böyle konuşunca neden kiloya bu kadar takıyosun diceksiniz ama takıntılı olduğumdan değil aslında, bu kadar hızlı kilo almak alışkın olmadığım bi durum o yüzden çok şaşırıyorum :)
Hamilelik öncesi ben istediğini yiyen bi Boğaydım, çünkü istediğim zaman spinningde ter döküp pilateste vücudumu toparlayabilirdim :)
Evet tam bir spor aşığıyım! Haftada 3 gün spora gider, yüzer, spinning ve pilates yapardım. Ama tabi bi anda sporu bırakıp iş sadece yürüyüşe kalınca durum böyle oluyor!
Kilo artışını geçecek olursak, yaşadığım diğer bir sıkıntı da nefes alış verişinde güçlük yaşamam. Bu da bu hafta başladı yani 28. haftanın başında. Akşamları derin nefes alamadığım zaman stres olup hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlıyorum. Gece uyuyamaz hale geldim. Tuvalete kalktıktan sonra bir daha uyu uyuyabilirsen! Gündüz uyku bastırdığı an işte değilsem hemen koyveriyorum kendimi, biliyorum gece bu uyku gelmeyecek çünkü!Sabaha karşı 6,5 gibi tam uykuya dalıyorum ki 7'de alarm çalıyor ve 7,5'ta servise koşuyorum:(
Tabi bu aralar bu düşüncelerimin yanı sıra beni çok mutlu eden o minik hareketler yok mu! Allah'ım ölücem ölücem! Ofisteyken elim sürekli karnımda akşamları da gözüm! O hareketleri dışardan izlemek daha da eğlenceli. Tabi bir de artık kızıma yeri öyle dar geliyo ki babasına sarılmış uyuyorsam eğer, babasının kahkahalarıyla uyanıyorum. "hayırdır" dediğim zaman "kızına sor,beni itip kakıyor" diyor:)
Bu arada tüm hamileler birlik olup dua edelim de Başbakanın vermiş olduğu talimat üzerine doğum iznimiz 24 haftaya bi an önce çıksın!
Sevgiler sevgiler..
sd

Sanırım 3. trimestera girmemin büyük etkisi var. Artık dışarı çıktığımda 3. mağazada soluklarım hızlanmaya bacaklarım ağrımaya başlıyor. Hele akşam eve gittiğimde şiş ayaklarımı görünce ağrılarım daha da bi depreşiyor :(
Şu ana kadar toplam 13 kilo aldım. 55 kiloyla başladığım serüvende su an 68 kiloya ulaştım. Geçen ay doktorumun tatlıyı keselim demesine rağmen pek de sözümde duramadım. Çok fazla tatlıcı olmasam da Karadenizli olmamamın verdiği yetenekle(!) pasta börek kurabiye çok yaptım, ee tabi yapmışken de yememek olmaz. Ama hiç bir zaman "oturdum bi kekin yarısını yedim, ay gözüm döndü bi oturuşta 15 kurabiye yedim, off börekler sıcacıktı dayanamadım 5 tane yedim" ci olmadım. Hep ölçülü, hep tadına bakancı oldum. Meyveyi abartmadım sadece ara öğünlerimde yedim. Süt içemediğimden ayran ve yoğurt olayına girdim. Her gün düzenli yarım saat yürüyüşümü yaptım. Yemeklerde her zaman aldıklarımın dışında abartı bişe almadım ama belki porsiyonlarımı yarım ölçü büyüttüm. Hiç bir zaman pilav ve makarnacı da olmadığımdan yine pilav ve makarna yemedim.
Ama dediğim gibi anlam veremediğim bi şekilde hızla kilo aldım. Tek pişmanlığım hamileliğimin ilk üç ayında hiç kilo almamam gerekirken ben 3 kilo aldım. 2. hamileliğimde en çok buna dikkat edicem.
Aslında doğal yapıya bakınca bebeğin kilosu şu an gayet iyi, plesantası, amniyon sıvısı, vücutta oluşan ödemler ve göğüslerde dolgunluk tabi baya bi ağırlık oluşturuyor.
Ben şimdi böyle konuşunca neden kiloya bu kadar takıyosun diceksiniz ama takıntılı olduğumdan değil aslında, bu kadar hızlı kilo almak alışkın olmadığım bi durum o yüzden çok şaşırıyorum :)
Hamilelik öncesi ben istediğini yiyen bi Boğaydım, çünkü istediğim zaman spinningde ter döküp pilateste vücudumu toparlayabilirdim :)
Evet tam bir spor aşığıyım! Haftada 3 gün spora gider, yüzer, spinning ve pilates yapardım. Ama tabi bi anda sporu bırakıp iş sadece yürüyüşe kalınca durum böyle oluyor!
Kilo artışını geçecek olursak, yaşadığım diğer bir sıkıntı da nefes alış verişinde güçlük yaşamam. Bu da bu hafta başladı yani 28. haftanın başında. Akşamları derin nefes alamadığım zaman stres olup hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlıyorum. Gece uyuyamaz hale geldim. Tuvalete kalktıktan sonra bir daha uyu uyuyabilirsen! Gündüz uyku bastırdığı an işte değilsem hemen koyveriyorum kendimi, biliyorum gece bu uyku gelmeyecek çünkü!Sabaha karşı 6,5 gibi tam uykuya dalıyorum ki 7'de alarm çalıyor ve 7,5'ta servise koşuyorum:(
Tabi bu aralar bu düşüncelerimin yanı sıra beni çok mutlu eden o minik hareketler yok mu! Allah'ım ölücem ölücem! Ofisteyken elim sürekli karnımda akşamları da gözüm! O hareketleri dışardan izlemek daha da eğlenceli. Tabi bir de artık kızıma yeri öyle dar geliyo ki babasına sarılmış uyuyorsam eğer, babasının kahkahalarıyla uyanıyorum. "hayırdır" dediğim zaman "kızına sor,beni itip kakıyor" diyor:)
Bu arada tüm hamileler birlik olup dua edelim de Başbakanın vermiş olduğu talimat üzerine doğum iznimiz 24 haftaya bi an önce çıksın!
Sevgiler sevgiler..
sd
16 Ocak 2013 Çarşamba
Şeker Yüklemesi Olayı
Herkese Merhaba,
Artık 24. haftanın içindeyiz ve sabah şeker taramasından çıkıp taze taze yazıyorum size.
Bloglardan ve forumlardan okuduğum üzere 24. haftaya gelindiğinde bu şeker yüklemesi olayı herkes için büyük bi sorunsala dönüşmüş.
Nedeni ise aç karnına sabah gidip hiçbir şey yiyip içmeden-su ve sakız da dahil- 1 saat bekletiliyorsunuz ve 50 mgrlık içtiğiniz şekerli su da cabası!
Öğrendim ki limon metabolizmada bir değişiklik yapmıyormuş, ben ki çayı şekersiz içen hatta şekerli hiçbir içeceği sevmeyen biri olarak düz şekerli suya asla tahammül edemezdim. Bu yüzden hazırlıklı davranarak yanımda limon götürdüm. Ama Ankara'da Güven Hastanesinde yaptırıyorsanız şeker ölçümünüzü buna hiç gerek yokmuş onu anladım.
Öncelikle doktorla kızıma baktık, fotoğraflarını aldık ve ben ödemlerimden şikayetçi olduktan sonra asıl işlemlere geçtik.- Vücutta artık ödem oluşması kaçınılmaz ve engellenemez bir şeymiş. "İş yerinde ayaklarını biraz yükseğe koy, mutlaka yürüyüş yap ve eve gittiğinde ayaklarını mutlaka yukarı kaldır" bilgilerinin en önemlisi maydonuzun ödemi söktürücü hiçbir etkisinin olmadığını öğrenmem oldu. Maydonozu sevmediğim halde ödemimi azaltsın diye maydonoza abanmama hiç gerek kalmadı, yaşasın!
Önce kan ve idrar veriyorsunuz. Şekerli suyu hemşirenin "5 dakika içinde hepsini içmeniz gerek " demesine kalmadan susuzluktan ölecek gibi olduğunuzdan 1 sn içinde lıkır lıkır limonata tadında içip peşine bir de oh be diyorsunuz. Hemen saatlere bakıp tam 1 saat sonra tekrar kan veriyorsunuz ve artık tek yapmanız gereken sonucu beklemek.
Ben çok korkmuştum, ya midem kötü olursa, ya çıkarırsam, ya bayılırsam... diye ama şükür bunların hiçbirini yaşamadım, hatta ofise geri döndüm.
Sonuçlarımı da alınca her şeyin yolunda gittiğini görünce daha da sevindim.
Tüm bunların dışında bende anemi başlamıştı ve demir ilacına başlamam gerekmişti. Doktorumun söylediği ilacı aldım ve yemem gereken besinleri sorunca, "yiyeceğin besinlerden alacağın demir ne bebeğine ne sana yeter, bu yüzden onların pek bir önemi yok, ilaca başlamamız gerek" cevabını aldım. Burdan da şunu anladım ki pekmeze abanmama gerek yokmuş:)-evet,pekmez sevmem:)-
Ayrıca 6. aya girerken tam olarak 10 kilo almışım ve doktorum bunun aslında çok olmadığını ama son aylarda daha çok ödem olacağı için ve daha çok kilo alacağımızı da göz önünde bulundurursak biraz kendimi frenlemem gerektiğini söyledi. Bu ay tatlı yemek yok, onun yerine meyve kuruları var. Ben hamilelikte kilo almayı kafama takmayan bir insandım ama doktor direk böyle söyleyince ben bile kendimle çeliştim. Sonuçta sporla ve koşturmacayla aldığım kiloları çok rahat verebileceğime inanırken şu an herşeyden gözüm korkmuş durumda. Sizde durumlar nasıldı ki?
Benden size tavsiye hamileliğiniz boyunca nette dolaşan her şeyi okuyup ona göre olaylara temkinli ve tepkili yaklaşmayın, anı yaşamayı bilin. Çünkü o anın bizim için neler getireceğini hiç birimiz bilemiyoruz. unutmayın, herkesin bünyesi ve yapısı farklı olduğundan hiç bir hamilelik birbiriyle aynı olmak zorunda değil.
Sevgiler sevgiler..
sd
Artık 24. haftanın içindeyiz ve sabah şeker taramasından çıkıp taze taze yazıyorum size.
Bloglardan ve forumlardan okuduğum üzere 24. haftaya gelindiğinde bu şeker yüklemesi olayı herkes için büyük bi sorunsala dönüşmüş.

Öğrendim ki limon metabolizmada bir değişiklik yapmıyormuş, ben ki çayı şekersiz içen hatta şekerli hiçbir içeceği sevmeyen biri olarak düz şekerli suya asla tahammül edemezdim. Bu yüzden hazırlıklı davranarak yanımda limon götürdüm. Ama Ankara'da Güven Hastanesinde yaptırıyorsanız şeker ölçümünüzü buna hiç gerek yokmuş onu anladım.
Öncelikle doktorla kızıma baktık, fotoğraflarını aldık ve ben ödemlerimden şikayetçi olduktan sonra asıl işlemlere geçtik.- Vücutta artık ödem oluşması kaçınılmaz ve engellenemez bir şeymiş. "İş yerinde ayaklarını biraz yükseğe koy, mutlaka yürüyüş yap ve eve gittiğinde ayaklarını mutlaka yukarı kaldır" bilgilerinin en önemlisi maydonuzun ödemi söktürücü hiçbir etkisinin olmadığını öğrenmem oldu. Maydonozu sevmediğim halde ödemimi azaltsın diye maydonoza abanmama hiç gerek kalmadı, yaşasın!
Önce kan ve idrar veriyorsunuz. Şekerli suyu hemşirenin "5 dakika içinde hepsini içmeniz gerek " demesine kalmadan susuzluktan ölecek gibi olduğunuzdan 1 sn içinde lıkır lıkır limonata tadında içip peşine bir de oh be diyorsunuz. Hemen saatlere bakıp tam 1 saat sonra tekrar kan veriyorsunuz ve artık tek yapmanız gereken sonucu beklemek.
Ben çok korkmuştum, ya midem kötü olursa, ya çıkarırsam, ya bayılırsam... diye ama şükür bunların hiçbirini yaşamadım, hatta ofise geri döndüm.
Sonuçlarımı da alınca her şeyin yolunda gittiğini görünce daha da sevindim.
Tüm bunların dışında bende anemi başlamıştı ve demir ilacına başlamam gerekmişti. Doktorumun söylediği ilacı aldım ve yemem gereken besinleri sorunca, "yiyeceğin besinlerden alacağın demir ne bebeğine ne sana yeter, bu yüzden onların pek bir önemi yok, ilaca başlamamız gerek" cevabını aldım. Burdan da şunu anladım ki pekmeze abanmama gerek yokmuş:)-evet,pekmez sevmem:)-
Ayrıca 6. aya girerken tam olarak 10 kilo almışım ve doktorum bunun aslında çok olmadığını ama son aylarda daha çok ödem olacağı için ve daha çok kilo alacağımızı da göz önünde bulundurursak biraz kendimi frenlemem gerektiğini söyledi. Bu ay tatlı yemek yok, onun yerine meyve kuruları var. Ben hamilelikte kilo almayı kafama takmayan bir insandım ama doktor direk böyle söyleyince ben bile kendimle çeliştim. Sonuçta sporla ve koşturmacayla aldığım kiloları çok rahat verebileceğime inanırken şu an herşeyden gözüm korkmuş durumda. Sizde durumlar nasıldı ki?
Benden size tavsiye hamileliğiniz boyunca nette dolaşan her şeyi okuyup ona göre olaylara temkinli ve tepkili yaklaşmayın, anı yaşamayı bilin. Çünkü o anın bizim için neler getireceğini hiç birimiz bilemiyoruz. unutmayın, herkesin bünyesi ve yapısı farklı olduğundan hiç bir hamilelik birbiriyle aynı olmak zorunda değil.
Sevgiler sevgiler..
sd
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)